Aşağıda yayımlamakta olduğum yazı, Beşiktaş’ın tribün yönetmeni Alen Markanyan’a ait…
Ben çok keyiflice okudum, fazla söze gerek kalmadan özet muayetinde okunup faydalanılmalı . . .
Sözlük anlamı danışıklı dövüş olan bu kelimenin son günlerde ne çok bahsini duyduk değil mi… Dünya tarihinin belki de en eski çirkinliğinin, en eski onursuzluğunun bize kare kare fotoğrafını gösteriyorlar. Makyavelist kırıntıların laylıksızlık ibresindeler. Herkesin üstünde ama az ama çok çamur lekesi varken, “Ben ak kaşığım” tripleri de neyin nesi… Telefon dinlemelere tam alışmışken, bu mektup muhabbeti de nereden çıktı. Bu mektuplar okununca insanlar “ligin son 6 ayı incelensin mi” der. Medya, olaylara neden hep seviyeli davranır. Yoksa, seviyeli muhataplıklarda genelleme yapmazlar mı! Biz de şimdi çıkıp da “liglerin son 20 senesi incelensin” mi diyelim.. Şahin marka arabaların dumanı, hangi ateşten çıkıyor; onu mu soralım. Zalad denen vatandaş ülkeye neden gelmez, onu mu irdeleyelim. “Şerefli ikincilikler” ana temasının çıkış sebepleri üniversitelerde ana ders konusu yapılacakken, neden hiç gazetelerde makale bile bulamaz… Sabaha kadar bu sorulara devam etsem yorulur musunuz; ben yorulmam.. Yorulmam gayrı da, tüm dünyayı bahis çılgınlığı sarmışken, debelenmelerim boşuna sanırım. “Gözümden kaçtı, gözüm karardı, kilitlendim sanki” cümleleri, bir çok maçın sonucuna 32 dişiyle gülüyorsa fazla bir şey gelmez elden. O yüzden ruh halleri, karakterleri, insanlıkları ve futbolculukları 10 numara bir takım denk getireceksin; hakemi de rakibi de şikeyi de ancak öyle dize getireceksin. Bir futbolcu, yedikleri golden sonra santra yaparken, kendi yarı sahalarında olan hakeme, “Sahana geç de maça başlayalım” nasıl der! Nedir o sözlerin altındaki psikoloji. Cevap Verin ! Veremiyorsanız susun… Çizme denen ülkenin skandallarıyla prim yapmayın. O ülkede Milan da var, Palermo da var..
Siz hep örnekleri Milano’dan verirsiniz de!
Alen Markanyan..
26 Temmuz 2006
Bir yanıt yazın