“Bugün 23 Nisan, neşeyle doluyor insan.”
Öyle ki, kimisi içimizdeki çocuğa kampanya yapıyor, kimisi dişlerini geçirdiği koltuğunu çocuklara bırakıyor. Stadyumlar falan dolduruluyor, türlü danslar gösteriler düzenleniyor, televizyonlar ünlülerin çocukları ile ropörtajlar yapıyor, köşe yazarları-blog yazarları bloglarını çocuklara emanet ediyor…
Hatta; Adana Emniyet Müdürü’nün koltuğuna oturan çocuk çıkıyor, polisler taş atan çocuklara iyi davransın diyor ve ekliyor; “arkadaşlarım oyuna gelmeyin, taş atmayın”
İşin bir başka yüzü de var tabi.
Konuşulmayan ve dillendirilmeyen yüzü.
Sokağa çıkamayan, “taş atamayan” sahip olduğu koltuğa, değneğe, ilgiye muhtaç olan, nüfusumuzun %12.29’unu oluşturan özürlülerin (engellilerin diye de okuyabilirsin, gerçi sen öyle dediğinde kimsenin hayatı değişmiyor ama) büyük bir bölümünü kapsayan çocukların ve ailelerin yüzü..
Türkiye’de okula gidemeyen, eğitim göremeyen, okuma yazma bilse dahi herhangi bir okulu bitirmemiş, hiç arkadaşı olmamış, o kadar çok çocuk var ki…
Malesef, onlar da büyüdüklerinde “koltuklarını” başkalarına bırakacaklar.
Onların da 23 Nisan’ı kutlu olsun mu?
Peki, öyle olsun.
Bir yanıt yazın