İnternet mühendislerin ve yazılımcıların elinden kurtulup evimize girdiği gün, hepimiz tünelin sonundaki ışığı görmek için sıraya dizildik. Çünkü kontrol edilemez yapısı, vaat ettiği özgürlük ve iletişimde sağladığı kolaylıklar sayesinde; paha biçilemez bir kamusal alan olarak karşımızda duruyordu.
Habermas’ın kamusal alan tanımında işaret ettiği eşit katılım, etkileşim ve örgütlenebilme özelliklerini zaman ve mekân bağımsız hale getiren internet; kamunun her türlü yönetim erkine yönelik taleplerini dile getirebildiği, tartışabildiği, fikir üretebildiği ve örgütlenebildiği katılımcı bir alan olarak öne çıktı. Bu çıkış ana akım medyanın söylemlerine karşı eleştirel görüşlerin kümelendiği bir çok sosyal ağ yarattı. Benim için “Ekşi Sözlük” bunun ilk örneklerinden birini temsil eder.
Peki ne değişti?
Zaman içerisinde geleneksel medya, internet ve sosyal medya karşısında ilgi kaybına uğradı. İnternet kullanıcı sayısı her gün artarken, TV izleyici sayısı yerinde saymaya başladı. Artık TV izleyicilerinin elinde kumanda değil mobil telefonlar var. Gazetelerin tirajları 10binlerde seyrederken, köşe yazarlarının Twitter takipçileri yüzbinleri aştı. Dergiler ise yerini bloglara bıraktı. İşte bu noktada, ana akımın enformasyonu manipüle etme ve gerçeği yeniden inşa ederek sunma alışkanlığı sekteye uğradı. Elbette birilerinin buna “dur” demesi gerekiyordu.
11 Eylül sonrasını hatırlayalım. ABD’nin Irak’a açtığı savaş sırasında fark ettik ki, geleneksel medyanın ürettiği “gerçekler” aslında hiç de hakikati yansıtmıyordu. Dünya olan bitenleri bloglar sayesinde öğrenmişti. New York Times’ın yakın geçmişte Irak Savaşını meşru göstermek adına yaptığı habercilik için özür dilediğini de unutmayalım. Bundan tam 10 yıl sonra ise Twitter, Arap Baharı’nın çiçek açmasına vesile oldu.
Peki ana akım bu gidişata nasıl müdahale ediyor?
Bunun için Türkiye’ye dönelim…
Biz “internetlerde” çok mutluyduk. Konuşulmayanı konuşuyor, yazılmayanı yazıyor, üretilmeyeni üretiyorduk. Bunun için bloglarımız, forumlarımız ve sözlüklerimiz vardı. Sonra hayatımıza daha fazla “sosyal ağ” girdi. Geçtiğimiz yıllarda fenomen Facebook idi. Şimdi ise Twitter’ı tüketiyoruz. Peki Twitter’da ne konuşuyoruz? Ana akım ne isterse onu..
Sizden ricam, bu yazıyı okuduktan sonra Twitter’a girip trend etiketlerine bakmanız. Göreceğiniz üzere bir çoğu, geleneksel medyanın yarattığı gündemden mütevellit. Sırasıyla ya bir dizi, ya bir talkshow, yada bir futbol maçı gündemde. İnternet artık eskisi gibi hasır altı edilenleri gündemleştiremiyor; aksine geleneksel medyada olanı yayıyor ve yaygınlaştırıyor. Ekşisözlük’te bile durum aynı. Tıpkı sokakta olduğu gibi, eleştirel görüşler, internet üzerinde de marjinalleşiyor. İnternet giderek totaliter rejimlerin kontrol edebildiği aygıtlarından biri haline geliyor. Bunun için yasalara da ihtiyaç kalmayabilir. Çünkü geleneksel medya sosyal medyaya ciddi yatırımlar yapıyor:
Devamı gelecek.
Comments (2)
Duygusays:
29 Mart 2013 at 18:56sizde internetin televizyona etkisi ile ilgili bilgi var mı acaba ? yardımcı olursanız çok sevinirim.
yicitsays:
1 Nisan 2013 at 01:31blogun derinliklerinde bu konuyla ilgili oldukça kaynak bulabilirsin.