Darbenin iyisi kötüsü olmaz. Darbelerin savunulacak yanları yoktur.
O yüzden en kötü sivil irade ile darbeyi karşılaştırmak bile yersiz.
Gerçeklere dönelim.
15 Temmuz’un göbeğinde FETÖ olduğundan bahsediliyor.
İlk gelen ifadeler de bunu gösteriyor.
Örneğin Akar’ın yaverinin ilk ifadesi şu şekilde:
“Ben fakir bir ailenin çocuğuyum. Babam çok fakir bir çiftçiydi. Tarlamız, bağımız bahçemiz yoktu. Fethullah Gülen Cemaati ile ilk defa ortaokul döneminde tanıştım. İyi ve geleceği parlak bir öğrenciydim. Okulda matematikten 9 almışlığım yoktur.
Ortaokulda cemaatin abileriyle tanışmıştım. 5 yaşından beri Subay olmayı hayal ediyordum. Bu idealim cemaatin ekmeğine tuz biber oldu. 1989 Işıklar Askeri Lisesi’nin sınavlarına girdim. Sınavı kendi bilgilerimle kazanacağımdan emindim. Cemaatteki abilerim de emindi. Fakat yine de bana sınav olmadan önceki gece yarısı getirip soruları verdiler. Soruları Serdar Abi getirmişti. Bursa merkezde bir cemaat evinde soruları bana vermişlerdi”
Hadi diyelim yoksul ve çaresiz bırakılan 9 yaşındaki çocuklara dün FETO sahip çıkıp devlete yerleştirdi. Peki, bugünün çocukları ne olacak?
Suriyeli, Kürt, Türk, Arap.. Bizim çocuklarımıza?
Onlara da birisi hamilik yapacak mı?
Görünen köy, kılavuz istemez.
Bu düzende cehaletle, yoksullukla, fırsat eşitsizlikleri ile mücadele edilmedikçe, “demokrasi” denilen şey arada doğruyu gösterse de ancak bozuk saat gibi işler.
O yüzden bu sömürü düzeni nasıl değişir? Bunu düşünmeliyiz.
Zira görüldüğü üzere düzülen hep aynı.
Ve belki de sırf bu yüzden;
aldığımız her ‘darbe’ sol yanımızı acıtmakta.
İşte darbenin en kötüsü bu.
Bir yanıt yazın