Close Menu
yicit.comyicit.com
  • Anasayfa
  • Gündem
  • Pazarlama
  • Sosyal Medya
  • Yapay Zeka ve Dönüşüm
  • Kültür & Sanat
  • Manifesto
  • Blogun Hikayesi

Abone Ol

Son Yaratıcı Haberleri Alın

Neler Popüler?

Kaygılı yeni dünya ve yeni nesil pazarlama liderliği

Temmuz 22, 2025

Pazarlama Teknolojileri’nde Dönem Sonu

Temmuz 14, 2025

Bir Grok Masalı

Temmuz 10, 2025
X (Twitter) Instagram Pinterest LinkedIn
  • Blogun Hikayesi
  • Manifesto
X (Twitter) Instagram Pinterest LinkedIn
yicit.comyicit.com
  • Gündem
  • Pazarlama
  • Sosyal Medya
  • Yapay Zeka ve Dönüşüm
  • Kültür & Sanat
Subscribe
yicit.comyicit.com
Anasayfa » Tanrıyı Biliriz, Düşünceye ise İnanırız
Gündem

Tanrıyı Biliriz, Düşünceye ise İnanırız

Okuma Süresi: 3 dk.Kasım 26, 2006
Paylaş Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Reddit Telegram Email
Paylaş
Twitter LinkedIn Pinterest Email

Külliyen olasılıkları hesaplamaktan ibaret kuantum fiziği, açıklamaya alıştığı yaşam standartlarında mutlak doğruların yerine tecrübeyi koyuyorsa eğer, doğa ve düzen varoluşun bir parçası değil, insanın algılarıyla var ettiği birer ürün haline geliyor. Bu da yaşantıya incelenebilir bir hal vermektedir.

Yani kuantum fiziği, modern materyalizmin aksine, varlığın değişimini açıklamak için onu gözlemek gerekliliğini savunuyor fakat, yapılan gözlemlerin bile ayrıca gözlemlenmesi gerekliliği nedeniyle kendi ekseninde dönüp duruyor…

Peki bu döngüyü durdurmak mümkünümüdür ? Açıkça; bunun ayırtına varmak imkansızdır. Tıpkı tanrının varlığını kanıtlamak gibi. Örneğin; dünyamızda bir dolu yaratı var. Ama tanrıya kimin ihtiyacı var ? Beynin algılayabildiği, gözün görerek kodladığından yada duyulardan ibaretse eğer, dömgüyü durdurmak için duyularımızı kapatmamız gerekmez mi ?

Bana kasılırsa bu kaçınılmaz. Mutlak düşünceye erebilmek için. Bunun  en basit yollarından birisi ise bilinç altına inebildiğimiz hal, uyku hali, yani “düş”tür.

Bana yürüdüğümü kim söylüyor ? Düş mü? Yol mu? Tanrı mı? Peki ya ayaklarım?  Evet ben varolduğu biliyorum, peki ya doğru bildiklerim var olanlar mı?

Demek ki sahip olduklarım dışa vuran bilincimin ta kendisi. İşte o zaman ben uçtuğumu bilebilirim, rüyamda uçmak da bunun bir örneği olabilir. Peki Bu “gerçek” olabilir mi ?

Madde cisimsel, durağan ve tartışılabilir, tıpkı gerçek olduğunu varsaydıklarımız gibi. Peki ya düş ? Durmadan geleceğe gittiğimiz her an da, geri dönebilmek ya da montaj yapar gibi hayatta birden fazla zamanda aynı yerde olmak nasıl mümkün olabilir ?

Zaman bize hep geçmiş ile geleceği veriyor. Fakat hepsinde aynı anda olmak da mümkün. Geleceği düşünün!

Bu ölüm ile yaşam dediğimiz ikiz kardeşlerden hangisinin iyi çocuk hangisinin kötü çocuk olduğunu bilebilmekten farksız bir şey. Düş cisimsel olmayan madde ise, her şeyi aynı anda yaşıyor olma ihtimalimiz yüksek değil mi ?

Bizim hayat dediğimiz aslında aynı paralelde bulunan milyonlarca ihtimalden seçerek yaşadıklarımızdır. Yani bilincimizin olasılıkları…

Bilincin olasılıklarını saptayan gözlemci ise “ruh”tur!

Ruh, yani bilincimizin olasılıklarını saptayan gözlemci, zihin arınmadan algılanamaz. Zihnin arınması için ise pozitif düşünceye ihtiyaç vardır. Fakat bu secret ile olabilecek gibi değil, yani günlük yaşamda imkansızdır. Çünkü biz günlük yaşamda pozitif düşüncelerimizi kötülerin üstüne koyarak bir nevi günü kurtarıyoruz ve onu boşa harcıyoruz.

Yani hücrelerin dünyasında, pozitif düşünceyi heba ediyoruz. Bu nedenle bilincimizin olasılıklarını saptayan o yegane “ruh” da ancak düşüncede ayyuka varabilir. Düşün dışına çıktığımızda ise biz yokuzdur, düzenin yanılsamaları vardır.

Düşünce, düş ve ruh olmadan, “ben”i yaratabilmek tanrı olmak demektir.

Bu yüzden mutlağı arayan tüm insalar, yani hepimiz üretim bantında ve sürüncemede kalan tanrılarız, olasılıklarımızı saptayan o mutlak gözlemci ise, yani ruh ise insanlığın kaderi

Birini düşünüyorum. O var. O’nun beni düşündüğünü düşünüyorum, onu da kendimi de var ediyorum. Üstelik onun beni düşündüğünü düşündüğüm için kendimi onun zihninde var ediyorum. Başkalarının beni düşünen bu adamı düşündüğünü düşündüğüm için de, başkalarının hayatında da ben varoluyorum. İşte bu deneyimin ta kendisidir. Ben kendimi aslında bir başkasının üzerinden görmüyorum. Bunu yapamam. Ben kendimi ancak kendi yarattığım başkaları üzerinden görebilirim. Böylece tüm dünyayı benim bir parçam olarak kabul edip, ancak merkezden kendimi ve kendimleri yöneterek, herkesle ve tüm benliklerle ortak dünyayı yaşayabilirim !
Bu sadece zihnimde ve düşümde geçerli. Düşünüyorum, düşündükçe bildiğim tanrıyı kurguluyorum, arzuluyorum ve yaşatıyorum, bu yüzden de düşünceye inanıyorum…
Böylece hayatta umulmadık ve umulmadığı için açıklayamadığım hiçbir şey kalmıyor.

Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
Önceki YazıSahana Geçsene !
Sonraki Yazı Meyhane Yalnızlığı

İlgili Yazılar

Gündem

CehaPe’den CHP’ye

Temmuz 3, 2025
Gündem

Selim Tuncer’e Veda…

Haziran 21, 2025
Gündem

Kurumsal İtibar ve Çalışanların İfade Özgürlüğü

Nisan 2, 2025
Bir Yorum Yazın
Bir Yorum Yazın Cancel Reply

Öne Çıkanlar

Kaygılı yeni dünya ve yeni nesil pazarlama liderliği

Temmuz 22, 2025

Bir Grok Masalı

Temmuz 10, 2025

Gündelik Yaşamda Yapay Zeka

Mart 13, 2025

Yapay Zeka, Hiper-Kişiselleştirme ve Oyunlaştırma

Temmuz 11, 2024

Yapay Zeka ve Pazarlama Endüstrisi

Temmuz 24, 2023

Yapay Zekanın Sıradanlığı Üzerine

Temmuz 10, 2023
Kimdir?

Diğer Yazılar

CehaPe’den CHP’ye

Temmuz 3, 2025

Kurumsal İtibar ve Çalışanların İfade Özgürlüğü

Nisan 2, 2025

Necati Özkan’a Özgürlük!

Mart 24, 2025

Yine Yeni Yeniden Türkiye

Mart 31, 2024
YAZAR HAKKINDA

Kariyerine 2004 yılında adım attı. Aynı yıl yicit.com’da içerik üretmeye başladı. 2009 yılında, Türkiye’de sosyal medya alanında hizmet veren ilk ajanslardan biri olan Utopic Farm’ın kurucuları arasında yer aldı. Sektörde birçok ilke imza attı.

2010'da Kadir Has Üniversitesi’nde Sosyal Medya Akademisi’ni kurdu ve 10 yıl yönetti. Aynı yıl, “Sosyal Medya ve İtibar Yönetimi” konulu tez çalışmasıyla yüksek lisans eğitimini tamamladı. Akademik kariyerine Yeditepe Üniversitesi’nde MBA dersleri vererek devam etti; eş zamanlı olarak başladığı doktora çalışmalarında ise ağırlıklı olarak Nesnelerin İnterneti ve Yapay Zeka alanlarına odaklandı. Bugün, Nişantaşı Üniversitesi’nde yüksek lisans öğrencilerine “Pazarlama Teknolojileri” dersi vermekte olan Kalafatoğlu, akademik ve sektörel çalışmalarını eş zamanlı olarak sürdürmektedir.

Kurumsal kariyerinde ise uzun yıllar hizmet verdiği Penti’de Pazarlama ve Dijital Dönüşüm Direktörü olarak görev aldı. Ardından Hopi’de Pazarlama Direktörü olarak görev yaptı. Her iki kurumda da markaların stratejik ve teknolojik dönüşümlerine liderlik etti. Bir çok ödül kazandı ve başarı hikayeleri yarattı.

2024 itibariyle marka ve ajanslara danışmanlık sağlayan ve operasyonel destek sunan yeni bir hizmet modeli geliştirerek Value Venture & Partners'ı kurdu. Yerli ve global yapay zeka girişimlerine yatırımcı ve danışman olarak katılmaya başladı.

BÜLTENE KAYDOLUN

Güncel haber ve gündem başlıklarını kaçırmamak için e-posta adresinizle sistemimize kaydolabilirsiniz.

X (Twitter) Instagram Pinterest LinkedIn
  • Ana Sayfa
  • Pazarlama
  • Sosyal Medya
  • Gündem
  • Yapay Zeka ve Dönüşüm
  • Kültür & Sanat
© 2004 - 2025 | Yiğit Kalafatoğlu

Yukarıya yazın ve aramak için Enter tuşuna basın. İptal etmek için Esc tuşuna basın.