Beşiktaş Jimnastik Kulübü Başkanı Fikret Orman, Akatlar’daki Beşiktaş “Milangaz” Arena’da yapılan Beşiktaş Kulübü Olağanüstü Genel Kurulu’nda ilginç açıklamalar yaptı. Konuşmanın en önemli kısmı ise; Fikret Orman’ın “uluslararası bir denetim kuruluşu”na yaptırdıkları denetleme sonuçlarını açıklaması oldu. İşte; denetleme kurulunun ortaya koyduğu gerçeklerin ışığında; Beşiktaş’ın güncel mali tablosu:
“31 Mart 2012 itibariyle net borç 580 milyon 994 bin 498 lira.”
“Senetli borçlardan Yıldırım Demirören’e olan borç 100 milyon lira.”
“Fulya ve Plaza Kira Gelirleri 2016 Eylül tarihine kadar temlikli.”
“Federasyon gelirleri 2016-2017 sezonu dahil kredi sözleşmesi gereği temlik edilmiş”
“Sponsorluk gelirleri, gelecek yıllara ait gelirlerin 20 milyon 109 bin 338 lirası peşin tahsil edilip kullanılmış.”
“UEFA’da 2012-2013 sezonu söz konusu olmayacağı için gelir kaybı yaklaşık 15 milyon lira.”
“Gişe hasılatları da 2014 sezon sonuna kadar kullanılamayacak.”
“31 Mart 2012 itibariyle; temlik verilmesi suretiyle kullanılamayacak gelir tutarı, 190 miyon 406 bin 207 lira”
“Dernek ve grup şirketlerinde 31 Mart 2012 itibariyle dava ve icra takibi nedeniyle borç tutarı 50 milyon lira.”
“Açılan dava sayısı 142”
“Kulübün borçlarının inkar edilmesi ve ödeme tarihlerinin geçiktirilmesi nedeniyle toplam borç yükü en az yüzde 50 artmış.”
“Fulya projesinde yaklaşık 20 milyon avro tutarında gelir, yönetimsel zaafiyetler nedeniyle kaybedilmiş.”
Yüzde 67 Beşiktaş, yüzde 33 mütahit olması gereken hisse dağılımı anlaşması, inşaat ana sözleşmesinde yüzde 40 Beşiktaş, yüzde 60 mütahit olarak yer alıyor.
Fikret Orman, konuşmasına başlarken “Kimseyi karalamadan veya aklamadan borcun ne kadar olduğunu anlatacağız” demişti. Elbette böyle bir tablo karşısında kimseyi karalamaya gerek yok. Zira, Demirören yönetiminin son 8 yıl içerisinde nasıl fütursuzca bir yönetim gösterdiği ortada.
Şu tabloyu görünce düşünüyorum da, bir klübü yönetmek için holding sahibi olmaya, milyonlarca dolar sermaye bulundurmaya gerek yokmuş. Yani, ne de olsa kafasına estiğince borçlanarak, verdiğin sözleri tutmayarak, gelirleri temlik altına alarak da başkanlık yapılabiliyormuş. Kimseyi yermek yada yüceltmek için söylemiyorum ama, üç gram ticari zekası olan bir yönetici, bu denli dipsiz bir kuyuya itmez kendini. Hatta tribünden kimi başkan yapsanız, şu tablodan iyisini çıkartır karşımıza. En azından hiç kimsenin cebinde kulübü borçlandıracak 100 Milyon lira yok. Her halükarda kulübe Demirören’den az zararı dokunurdu
Peki bundan sonra ne yapılacak? Asıl mesele de bu! Borç boynuzu geçmiş, gelirler temlik altında. Yani gider çok, gelir yok. Tablo kapkara.
Fikret Orman da bunun farkında. İçine düştüğü yangını söndürmenin değil, kontrol altına almanın peşinde. Haklı olarak.
Peki neler yapılmalı?
İlk olarak; kulübü gençlere açmak lazım. FEDA girişimi zaten bu insiyatifi almak isteyen taraftarın bir haykırışıdır. Üyelik ücretinin düşürülüp, aidatların artırılarak kulübün üye/aidat gelirini artırmak zaten savunduğumuz bir yoldu. Bunu gerçekleştiren Beşiktaş Kulübü Yeniden Yapılanma ve Stratejik Planlama Komitesi üyesi Adnan Dalgakıran’ı tebrik ediyorum. Umarım ellerine yüzlerine bulaştırmadan tüzüğü de olması gerektiği gibi hazırlayabilirler. Zira burada üyelerin klikleşmesi kulübe daha da çok zarar verme potansiyeline sahip. Ama şu noktada bu risk alınmak zorunda. Sermaye Artırma kararının değerlendirilmesini ise sizlere bırakıyorum.
Gelelim futbolcu cephesine. Bana soracak olursanız, radikal bir karar ile kulüpte para eden kim varsa acilen gönderilmeli. 3 yıllık bir kalkınma planı ile temliklerin ortadan kalkacağı güne kadar, kulübün giderlerinin azaltılması gerekli. Gelir olmayan yerde, gider de olmamalı. İktisadi kalkınma olmazsa, marka değeri hiçbir işe yaramaz. Bu bağlamda, taraftara büyük iş düşüyor. Bu iş oradan buradan birşeyler satın almakla sınırlı değil tabi.
Öncelikle herkes, takıma, gençlere, alt yapıya sahip çıkmalı. Şampiyonluk hevesinden sıyrılmalı. Tribünlerin tek gayesi, Atınç gibi, Cenk gibi, Necip gibi yürekli Beşiktaşlıların yetişmesini sağlamak olmalı. Altyapıya sahip çıkılmalı. Kulübün bu mesajı taraftara tekrar tekrar vermesi şart!
Öte yandan, gelir artışına yönelik olarak yapılması gereken ilk şeylerden birisi de, Kartal Yuva’larının sayısının artırılması. Lojistik sorunlarının ortadan kaldırılması lazım. Daha çok satış noktası, daha kaliteli üretim hedeflenmeli. Bunun için de Franchaise modelinin gözden geçirilmesi, esnafın teşvik edilmesi lazım. Mevcut durum ile Beşiktaş Kartal Yuvası işletmek, hele Anadolu’da ölüm fermanına imza atmak demek.
Görüldüğü üzere burada temel sorun, giderin azaltılırken, gelirin artırılması. Bunu gerçekleştirmek için yapılması gerekenler de gerçekten “sempatik” şeyler değil. Bu yüzden bu yönetimin kendine destek yaratbilmesi için mağduru oynamaktan öte ihtiyaçları var. Ciddi bir algı yönetimi süreci inşa edilmeli.
Örneğin; “Beşiktaş’ı Beşiktaş taraftarı ile Beşiktaşlılık adına 3 yılda yeniden inşa edeceğiz.” gibi net bir söylem üretilmeli. Görev dağılımları yapılmalı. Taraftara yukarıda belirttiğim görevler net bir şekilde verilmeli. “Siz, yeni kuşağa Beşiktaşlılığı öğretecek, kulübe destek olmak için lisanslı ürün satın alacaksınız, biz de mali tabloyu ve sportif kadroyu 3 yıl sonra görmek istediğimiz yere getireceğiz” denmeli. Mesaj bu kadar net olmalı. Zira lig başlayınca, takım mağlubiyetler alınca, bazı zihinleri yönetmek çok daha zor gelecek.
Herkes birşeyleri “FEDA” etmeye hazır.
Ancak ortaya bir hedef konmazsa, topyekün VEDA’lar da kaçınılmaz olacaktır.
Comments (1)
Cevdet Aykan Demirsays:
10 Haziran 2012 at 20:08Çok dogru tespitler. Bugün Bjk’ya olanlar yarın tüm kulüpleri kapsayacak. Düne adar kimsenin mali disiplin umrunda değildi. Gelsin yıldızlar gitsin yıldızlar. özkan Sümer’in bir lafı aklıma geldi. “Yıldız arayan gökyüzüne baksın” Kabahatin büyüğü hep yönetimlerde oldugu dogru ama biz taraftarlarda masum değiliz.
Şu tespitte güzeldi. Özellikle sıradan bir insan olsa en azından Demirören’e olan borç kısmı olmazdı…
Eline saglık.