Yılanlar ve ‘Yılmaz’lar

Bu yazı Bülent Yıldırım, Burak Yılmaz, Fatih Terim ve onlar gibi nicelerine atfedilmiştir.

– Penaltı, futbolda ceza ifade eden bir terimdir.

Bir penaltı vuruşu, top oyunda iken, bir oyuncunun, kendi ceza sahası içinde rakip oyuncuya faul ile cezalandırılabilecek 10 kural dışı bir hareketten birini veya birden fazlasını yapması durumunda yapan takımın aleyhine verilir (FIFA futbol oyun kuralları, Kural 14 Penaltı).

10 İhlal:

– Rakibe tekme atarsa veya tekme atmaya teşebbüs ederse,
– Rakibi çelmelerse veya çelmelemeye teşebbüs ederse,
– Rakibin üstüne sıçrarsa,
– Rakibe küfür ederse,
– Rakibe vurursa veya vurmaya teşebbüs ederse,
– Topu kazanmak için ayakla müdahale ederken (tackle) topa dokunmadan önce rakibe dokunursa,
– Rakibini tutarsa,
– Rakibe tükürürse,
– Topu eliyle bilerek oynarsa (kendi ceza alanındaki kaleci hariç)

Lehinde karar verilen takım ceza sahası içinde bulunan beyaz noktadan, karşısında yalnızca kaleci olacak şekilde kaleye şut çekme hakkı kazanır.

Şimdi, yukarıdaki bilgiler ışığında aşağıdaki pozisyonu bir daha inceleyelim. Penaltı var mı? Yok mu?

Yok! Ama oldu.
İşin kötüsü, kimse bu duruma şaşırmıyor.

Yıllardır aynı düzen devam ediyor.
Her nerede olursa olsun, birileri haksızlığa uğruyor.
Bundan istifade edenler haksızlığı görmezden geliyor.
Herkes ancak kendi canı yandığı zaman “haksızlığa” karşı çıkıyor.
Bu düzen bu yüzden değişmiyor.

Futbol bunun en genel, en görünen, en bariz hali.
Koca bir milletin özeti gibi.

Haydi eyvallah! Toplumsal olarak herhangi bir düzeyde, en ufak bir bilince sahip değiliz.
Ne kendimizin farkındayız, ne de içinde yaşadığımız bu düzenin.

Kusura bakmayın ama, dünya sahnesinde ahlaktan, vicdandan, haktan, hukuktan bahsedebilecek en son topluluk biziz.

Aslında düzeni de biliyoruz, düzüleni de görüyoruz ama bundan zevk alıyoruz.

20’li yaşlarında milyon Euro para kazananların vurduğu topun peşinde birbirimizi yiyoruz.
Kimsenin durup da “Ulan bu adam neden bu kadar para kazanıyor, bu paralar nasıl ödeniyor” diye sormak aklına gelmiyor.

“Bu düzenin çarkları nasıl işliyor?” “Bu düzen beni nasıl da sömürüyor?” demiyor.

Ama gerekirse o adamlar için dövüşüp, uğruna ölünüyor.
O adamlar kendini yere atıp da haksız bir penaltı kazandırdığı zaman da ortalık karışıyor.

Aradan iki gün geçiyor. Herşey unutuluyor.
Düzen de düzülen de kaldığı yerden işe devam ediyor.

Hayatın her alanında olduğu gibi gücü elinde bulunduranlar oyunun kurallarını yeniden yazıyor.

Gerektiği zaman penaltılar ceza sahası dışına alınıyor, üstelik 10 kusurlu harakete gerek bile duyulmuyor.

Comments (2)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Press ESC to close