Akademik takvim diliyle 2014 Kış döneminde, İstanbul Bilgi Üniversitesi‘nde devam etmekte olan doktoram sırasında, son 1 senedir üzerine bir hayli kafa yorduğum #InternetOfThings kavramı ile Pazarlama Disiplinlerinin kesişim noktalarını incelemiştim.
İş ve eş durumundan bir hayli yoğun olduğum bu dönemde, kafamda dolaşan deli sorulara dair cevapları ararken gerek okumalar konusunda gerek alıntıları yorumlama konusunda, öğrencilik yıllarından beri hem akademik, hem sektörel, hem de beşeri anlamda birlikte çok dirsek çürüttüğümüz değerli dostum Ozan da bana her zamanki gibi yoldaşlık etti ve ortaya güzel bir iş çıktı. Yayınlamak bugünlere kısmetmiş.
Gelelim mevzunun aslına. Nesnelerin İnterneti/ İnternetin Nesneleri veya daha mekanik bir ifadeyşe makinalar arası İletişime..
Tıpkı bundan 4-5 yıl önce sosyal medyayı bir kavram olarak anlatmaya çalıştığımız gibi (halen tam olarak anlaşıldığını düşünmüyorum ama herkesin bir fikri var en azından) bu yeni kavramlar da anlaşılma çabası içinde ve henüz biz ne olduğunu bile anlamadan hayatımıza girecek hale geldi.
İşler eskisine göre çok daha hızlı gelişiyor.
İşte alışkanlıklarımızı temelinden değiştirecek bir çok yeniliği, hatta bir çok yeni iş ve ekonomi modelini beraberinde getirecek olan bu dönüşümün pazarlamaya ne gibi etkileri olabileceğini bugünden tartışmak çok mühim. Ben de bu yüzden kısaca #IoT olarak anabileceğimiz #InternetOfThings kavramını, henüz mühendislerin ve yazılımcıların elindeyken pazarlama iletişimi içine nasıl entegre ebebiliriz? Tartışmak istedim.
Yöntem olarak da geleceğin nasıl şekilleneceğini, geçmişin izlerinden yola çıkarak sorgulamayı seçtim. Elbette bir takım kışkırtıcı soruları sorarak, sosyal medya sayesinde edindiğimiz yeni ve vazgeçilmez alışkanlıklarımızın, bu alışkanlıklara doğan yepyeni bir nesilin, geleceği nasıl yaşayacağını en azından bugünden düşündürebilmek esas oldu.
Tüketicilerin satınalma davranışlarının ve karar verme süreçlerinde etkili olan unsurların, birbirleri ile haberleşen, ortak akıl yürüten ve insanoğlu için en cazip olanı öneren makinalar çağında nasıl değişebileceğimi merak ettim. Bu nedenle şimdi bir kere de huzurlarınızda soruyorum:
“Buzdolabınızın satın alma kararı verdiği bir gelecekte, markalar kime reklam yapacak? Size mi? Buzdolabına mı?”
Bir yanıt yazın