Close Menu
yicit.comyicit.com
  • Anasayfa
  • Gündem
  • Pazarlama
  • Sosyal Medya
  • Yapay Zeka ve Dönüşüm
  • Kültür & Sanat
  • Manifesto
  • Blogun Hikayesi

Abone Ol

Son Yaratıcı Haberleri Alın

Neler Popüler?

ST Endüstri Radyo’da Pazarlama ve Yapay Zeka Konuştuk.

Temmuz 31, 2025

Kaygılı yeni dünya ve yeni nesil pazarlama liderliği

Temmuz 22, 2025

Pazarlama Teknolojileri’nde Dönem Sonu

Temmuz 14, 2025
X (Twitter) Instagram Pinterest LinkedIn
  • Blogun Hikayesi
  • Manifesto
X (Twitter) Instagram Pinterest LinkedIn
yicit.comyicit.com
  • Gündem
  • Pazarlama
  • Sosyal Medya
  • Yapay Zeka ve Dönüşüm
  • Kültür & Sanat
Subscribe
yicit.comyicit.com
Anasayfa » Derbide Ne Oldu? – #çarşıyıYedirmeyiz
Gündem

Derbide Ne Oldu? – #çarşıyıYedirmeyiz

Okuma Süresi: 7 dk.Eylül 23, 2013
Paylaş Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Reddit Telegram Email
Paylaş
Twitter LinkedIn Pinterest Email

Adaletin bittiği yerde kaos başlar.
Ancak, orada #çArşı varsa; Beşiktaş’ın menfaatleri kaostan da önde gelir.

GİRİZGAH

  • Bugüne kadar onlarca maç izledim. Deplasman gördüm. Babamla gittiklerimi saymazsak, en azı 15 senedir, kapalının göbeğinde maç izliyorum.
  • Beni bilen bilir. Semtte doğdum. Semtte büyüdüm. Ailem #çArşı’da 40 yıldır esnaf. Yetiştiğim kadarıyla hemen her taraftar grubu ile tanışıklığım veya bir bira içmişliğim vardır. Hiçbirine mensup değilim, olmadım, olamayacağım.
  • Bu takım, bu taraftar, onlarca badireler atlattı. Vurdu, vuruldu. Bölündü, sendi, sevildi, yeri geldi ötekileşti, yeri geldi sahiplenildi. Ama asla bugünkü gibi bir manzaraya mahal vermedi.
  • Bu bir tesadüf değildir. Kim ne derse desin.
  • Dışarıdan bakınca ne görülüyor bilmiyorum ama, “taraftar” olmakla “tribün kovalamak” arasındaki ince çizgide gizlidir doğru gözlükle bakabile yetisi.
  • Bu açıdan bugün yaşananların nedeni her ne kadar münferit bir hadiseden kaynaklı da olsa, sadece bugüne ait değildir.  Ve en önemlisi sorumlusu asla #çArşı değildir.

MAÇ ÖNCESİ

  • Olimpiyat’taki hemen her maç zulüm. Bugün de maça yaklaşık 3 saat önce girdik.
    Stadın %25’i o saatte doluydu. Ardından maç saatine kadar muazzam bir kalabalık oldu.
  • Doğu tribünün sağ ve sol tarafındaki açık tribünlerden maça yaklaşık 1 saat kala, en az 3-4 bin kişi de, hem tartan piste atlayıp,
    hem de tellere tırmanıp aramıza katıldı. Bir ara gişeleri patlatıp, içeriye giren taraftarı saymıyorum bile.
  • 76.000 kişilik bir stadyumda, tribün insanı bilir, bir koltukta iki kişi, sanki İnönü Kapalısı gibi, ayakta maç izledik. Bugün, orada; nereden baksan 90.000 kişi vardı. Alışkın olduğumuz bir atmosfer olsa da, kalabalık Olimpiyat için alıştığımız gibi değildi. Buna bağlı sağlanan güvenlik de öyle.
  • Ben yıllardır, güvenlik aramasından bu kadar rahat girdiğim bir maç hatırlamıyorum.
  • Hatta stad çevresinde ve içinde o kadar az kolluk kuvveti vardı ki, dost sohbetlerinde esprisini bile yaptık.
  • İnönüde 50 kişiye bir çevik düştüğü günleri hatırlıyoruz böyle iş mi olur?. Oluyor.
  • Bu arada stad da, takım da, seyirci de muhteşemdi. Herkesin kafasında ise, dokuz puanlık puan farkı ve galibiyetin Beşiktaş’a yar edilemeyeceği.
  • Düdüğün sahibi de Aydınus olunca..

MAÇ

  • Spor, sermaye, iktidar ve medya ekseninde güdülenen taraftar kitlesi, Beşiktaş jogo-bonito yaparak farkı açsa dahi, 3 puanın kendisine yedirilmeyeceğinden emin ve tedirgindi. Derken maç başladı.
  • Oldukça da iyi başladı. Ardı ardına pozisyonlar, orta sahada pres, kaçan goller, istekli bir takım, derken gelen gol, yan hakeme rağmen galibiyetle kapanan bir ilk yarı.. Muhteşemdi.
  • Ne olduysa, ikinci yarıda oldu. Maç bir anda dengelendi. Bunda Fırat Aydınus’un kullandığı “takdir hakları” ciddi etki yarattı. Nasıl yaratmasın?
  • Bir yanda da aklımızda Burak Yılmaz’ın geçen sene gasp ettiği 2 puan varken, Serdar Kurtuluş’un ikili mücadelede yere düşmesi, üzerine basiretin bağlandığı bir pozisyon ve yenen gol. Sinirler iyice gerildi.
  • Bu arada dileyen Beşiktaş’ın Aydınus karnesine bakabilir.
  • Pozisyon fauldür değildir, ben orada değilim. Tamamen kitle psikolojisini daha iyi idrak edebilmeniz için detaylı yazıyorum.
  • Futboldur, herşey olur.
  • Tıpkı, Burak Yılmaz’ın elle aldığı topun, hakemlerce görülememesi sonrası golle sonuçlanarak, emek hırsızının literatürüne bir yenisini eklemesi gibi.
  • Zaten sinirler de bu noktada iyice gerildi…

MEVZU

  • Herşey, 82. 83. dakikalarda başladı. Doğu alt tribünden bir kısım taraftar, ufak ufak çıkmaya başladı.
  • Evet, bizim tribün buna alışık değildir. O nedenle de üst tribünde bizim de olduğumuz taraftan buna tepki gösterenler oldu.
  • Tepki söz dalaşına, oradan küfüre, derken yukarıdan aşağıya su ve su şişesi atılması ile devam etti. İpler de o noktada koptu.
  • Doğu üst tribün aşağıya inerek büyük bir kavganın çıkmasına neden oldu.
  • Kavgayı başlatan da, müdahil olanlar da tribünün tanıdığı isimler. Daha önce yüzlerce defa benzerini gördüğümüz türde bir tribün kavgası alsında.
  • İlginç olan ise 5 kişi ile başlayan kavganın, en az 500 ila 1000 kişinin olduğu bir alana yayılması ve 8-9 dakika devam etmesiydi.
  • En ufak bir olayda, tribüne müdahale eden güvenlik görevlilerinin, hatta çevik kuvvetin, bu kadar büyük bir kavgaya sessiz kalmasıydı.
  • O kadar çok çocuk, kadın ve orta yaşlı insanın olduğu bir yerde, üstelik, bu insanların polisi göreve çağırmasına rağmen,
    kimsenin kılını kıpırdatmaması inanılmazdı.
  • Bir ara, Rıdvan Akar’ı gördüm. Altta kavga ayırmaya çalışırken, kendini bilmez birinin yumruğunu yedi.
  • Sonra 3-4 arkadaşı ile yere sırt üstü yere düştü, üstüne insanlar..
  • Korkudan şoka giren çocuklar, çığlık atan kadınlar.. Western film karesinden bir sahne gibiydi.
  • Kavga o kadar büyüktü ki, maçın bütün heyecanına rağmen,  Doğu üst tribün kitlenmiş bir vaziyette izledik. Elimizden birşey gelmedi.
  • Bu esnada doğal olarak şiddetten kaçanlar, sahaya indi. Tartan pistin üzerinde kadınlar, çocuklar… kavgadan kaçanlar..
  • Güvenlik halen sessiz, sakin.
  • İşte o anda, Melo’nun Fernandes’e çok sert daldığını gördüm. O ana kadar bir çok tavrını eleştirdiğimiz Aydınus, Melo’yu attı.
  • Bana soracak olursanız, basiretsiz bir hakem olarak gösterdiği kötü performansı, bu eyyam ile örteceğini düşünüyordu.
  • Ne şiş yansın, ne kebap hesabı…
  • Futbolcular da bunun farkında olacaklardı ki, bir itiş kakış oldu. Yayıncı kuruluş “göstermiştir.”
  • Bu arada kavga helen devam ediyor, insanlar sahanın kenarında birikiyor. Yayıncı kuruluş “göstermemiştir..”
  • Trirbün dostlarım. Enteresan. Hiçbir yere benzemez. Beşiktaş tribünü, taraftarı da öyle.
  • Zaten o yüzden Gezi sürecindeki direnci anlamakta zorluk çektiniz hepiniz, çünkü anlık yaşayan onbinlerden bahsediyoruz.
  • İşte o “an”lardan birinde, doğu tribünün sağ tarafındaki açıktan sahaya giren 1 kişi gördüm.
  • Ne var ki, ulaşamadan durduruldu. Ancak, ardından 2 kişi daha derken,  onlarca insan sahaya girdi.
  • Kimi, doğu tribününe, kimi sahaya koşmaya başladı.
  • Sonrası malum. Kovalamaca, kavga, biber gazı..

 

 

PERDE ARKASI

  • Bakın, biz ne maçlar gördük. Ne yenilgiler, ne haksızlıklar. Asla, sahaya inerek tahakküm kurmadık.
  • Aklımızdan geçmedi mi? Geçti. Ama bu taraftar İnönü’de yıllarca tel örgü olmadan maç izledi. Hiç böyle şey görmedi…
  • 5 kırmızı kartlık Samsun maçında bile.
  • Bugün niye insin? Asıl soru da bu değil mi? İnanın ben de anlamış değilim.
  • Bu tavrın ardında politik bir çıkış aramak çok normal, ama kimsenin hakkını yememek lazım.
  • 1453 kartalları, pankartlarının bulunduğu Batı Tribününün sol tarafındaki açıktaydı. Stada ilk girenler ise onlar değildi.
  • Stada girenlere, o anki psikoloji ile “Ya Allah, Bismillah” diye kısa süreli de olsa destek veren de onlar değildi.
  • Bu tamamen anlık, kitlesel ve örgütsüzdü. Kısa da sürdü.
  • 1453 Kartllarını eleştiriyor olabiliriz, ancak kantarın topuzu kaçırmamak gerekli.
  • Belki sahaya onlar da girdi, belki de girenlerin yarısı Beşiktaş’lı bile değildi. Bilemeyiz.
  • 90.000 kişiyi zaptetmek mümkün değil. Hele, 1000 kişilik bir kolluk kuvveti ile hiç değil.
  • Ama, başta basın olmak üzere herkese şunu iyi anlatmak gerekli.
  • “Çarşı ile yeni bir oluşum olan 1453 Kartalları” arasında bir husumet olamaz.
  • #çArşı karşısında durulabilecek bir grup değildir. Her zaman tribünün tamamını, tüm grupları telkin ve temsil edecektir.
  • Haber söyleminde gruplar karşı karşıya geldi demek, diplomatik dil üretmek,
    1453’ü ile #çArşı’yı karşı karşıya getirmek, birilerini, diğerinin karşısına çıkan bir güruh olarak yüceltme çabasına girmek, herkesi güldürür.
  • Şunu da unutmamak laazım. Kavgayı, dolayısıyla tüm bu olayları başlatan, fitili ateşleyen, yabancı bir güruh veya paralı askerler değildi.
  • Kim olduklarının da bir önemi yok.
  • Çuvaldızı kendimize batırmamız şart.
  • Evet, güvenlik zayıf. Vukuat olsun diye şartlar olgunlaşmış, taraftar provoke de edilmiş, ancak ilk su şisesini atan kişi de oturup düşünmeli arkadaş!
  • Aramıza sızan hainler de varsa, onları da ayıklayamadık.
  • Tribün otokontrol işidir. Ne yalan söyleyeyim. Bu kadar çok insanın kendi kendini kontrol etmesi mümkün de olmadı.
  • Bu yüzden MELO’ya kızan taraftar sahaya girdi yazan gazeteyi de, yaşananları mağlubiyetle alakalandıran rakip taraftarına da yazıklar olsun.
  • Biliyoruz. Adaletin bittiği yerde kaos başlar. Ancak, orada #çArşı varsa; Beşiktaş’ın menfaatleri kaostan da önde gelir. Bugün #çArşı yeterli olmadı.
  • Nitekim, tüm stadın boşalmasına rağmen, Doğu Üst Tribünü, yani #çArşı ‘nın bulunduğu tarafta herhangi bir galeyan olmaması da bunun göstergesidir.
  • Bu yüzden, ben şahsen, #gslıyımçarşıyıyedirtmem diyen rakip takım taraftarı başta olmak üzere; #çarşıyıYedirmeyiz diyen herkesi takdir ediyorum.
  • Çünkü #çArşı kendine inanan, güvenen insanlara; takımını her daim destekleyen taraftara her daim kanat açmış, nice zorluklara göğüs germiştir.
  • Kendinize şunu sorun, benzer bir olay İnönü’de olabilir miydi?
  • Ya da, geçen sene çok daha olaylı geçen bir GS maçında neden olmadı?
  • Oynanan bir oyun varsa da, bir iki taraftar grubu yaratarak kazanılabilecek bir oyun değil.
    Çok daha büyük ve itibarsızlaştırmaya yönelik bir oyundur!
  • Şimdi de ben soruyorum, savcı neden bol, polis neden az?

Satır aralarını iyi okumak gerekir.

Aşağıdaki videoda bu akşamdan, #çArşı’nın içinden gerçek bir sesi dinleyeceksiniz. Ona kulak verin (Küfür İçerir)

Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
Önceki YazıRed Light District’i Böyle Görmediniz.
Sonraki Yazı Sosyal Medya’da Marka-Müşteri İlişkileri Paneli..

İlgili Yazılar

Gündem

CehaPe’den CHP’ye

Temmuz 3, 2025
Gündem

Selim Tuncer’e Veda…

Haziran 21, 2025
Gündem

Kurumsal İtibar ve Çalışanların İfade Özgürlüğü

Nisan 2, 2025
Bir Yorum Yazın
Bir Yorum Yazın Cancel Reply

Öne Çıkanlar

Kaygılı yeni dünya ve yeni nesil pazarlama liderliği

Temmuz 22, 2025

Bir Grok Masalı

Temmuz 10, 2025

Gündelik Yaşamda Yapay Zeka

Mart 13, 2025

Yapay Zeka, Hiper-Kişiselleştirme ve Oyunlaştırma

Temmuz 11, 2024

Yapay Zeka ve Pazarlama Endüstrisi

Temmuz 24, 2023

Yapay Zekanın Sıradanlığı Üzerine

Temmuz 10, 2023
Kimdir?

Diğer Yazılar

CehaPe’den CHP’ye

Temmuz 3, 2025

Kurumsal İtibar ve Çalışanların İfade Özgürlüğü

Nisan 2, 2025

Necati Özkan’a Özgürlük!

Mart 24, 2025

Yine Yeni Yeniden Türkiye

Mart 31, 2024
YAZAR HAKKINDA

Kariyerine 2004 yılında adım attı. Aynı yıl yicit.com’da içerik üretmeye başladı. 2009 yılında, Türkiye’de sosyal medya alanında hizmet veren ilk ajanslardan biri olan Utopic Farm’ın kurucuları arasında yer aldı. Sektörde birçok ilke imza attı.

2010'da Kadir Has Üniversitesi’nde Sosyal Medya Akademisi’ni kurdu ve 10 yıl yönetti. Aynı yıl, “Sosyal Medya ve İtibar Yönetimi” konulu tez çalışmasıyla yüksek lisans eğitimini tamamladı. Akademik kariyerine Yeditepe Üniversitesi’nde MBA dersleri vererek devam etti; eş zamanlı olarak başladığı doktora çalışmalarında ise ağırlıklı olarak Nesnelerin İnterneti ve Yapay Zeka alanlarına odaklandı. Bugün, Nişantaşı Üniversitesi’nde yüksek lisans öğrencilerine “Pazarlama Teknolojileri” dersi vermekte olan Kalafatoğlu, akademik ve sektörel çalışmalarını eş zamanlı olarak sürdürmektedir.

Kurumsal kariyerinde ise uzun yıllar hizmet verdiği Penti’de Pazarlama ve Dijital Dönüşüm Direktörü olarak görev aldı. Ardından Hopi’de Pazarlama Direktörü olarak görev yaptı. Her iki kurumda da markaların stratejik ve teknolojik dönüşümlerine liderlik etti. Bir çok ödül kazandı ve başarı hikayeleri yarattı.

2024 itibariyle marka ve ajanslara danışmanlık sağlayan ve operasyonel destek sunan yeni bir hizmet modeli geliştirerek Value Venture & Partners'ı kurdu. Yerli ve global yapay zeka girişimlerine yatırımcı ve danışman olarak katılmaya başladı.

BÜLTENE KAYDOLUN

Güncel haber ve gündem başlıklarını kaçırmamak için e-posta adresinizle sistemimize kaydolabilirsiniz.

X (Twitter) Instagram Pinterest LinkedIn
  • Ana Sayfa
  • Pazarlama
  • Sosyal Medya
  • Gündem
  • Yapay Zeka ve Dönüşüm
  • Kültür & Sanat
© 2004 - 2025 | Yiğit Kalafatoğlu

Yukarıya yazın ve aramak için Enter tuşuna basın. İptal etmek için Esc tuşuna basın.