Close Menu
yicit.comyicit.com
  • Anasayfa
  • Gündem
  • Pazarlama
  • Sosyal Medya
  • Yapay Zeka ve Dönüşüm
  • Kültür & Sanat
  • Manifesto
  • Blogun Hikayesi

Abone Ol

Son Yaratıcı Haberleri Alın

Neler Popüler?

ST Endüstri Radyo’da Pazarlama ve Yapay Zeka Konuştuk.

Temmuz 31, 2025

Kaygılı yeni dünya ve yeni nesil pazarlama liderliği

Temmuz 22, 2025

Pazarlama Teknolojileri’nde Dönem Sonu

Temmuz 14, 2025
X (Twitter) Instagram Pinterest LinkedIn
  • Blogun Hikayesi
  • Manifesto
X (Twitter) Instagram Pinterest LinkedIn
yicit.comyicit.com
  • Gündem
  • Pazarlama
  • Sosyal Medya
  • Yapay Zeka ve Dönüşüm
  • Kültür & Sanat
Subscribe
yicit.comyicit.com
Anasayfa » Şiddet Olayları ve Faşizm Gerçeği
Gündem

Şiddet Olayları ve Faşizm Gerçeği

Okuma Süresi: 5 dk.Nisan 2, 2006
Paylaş Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Reddit Telegram Email
Paylaş
Twitter LinkedIn Pinterest Email

“İKİ SİTEM, TEK İSTEM HEP AYNI SİSTEM…”

Son haftalarda liselerde artan şiddet olayları ve buna bağlı gerçekleşen ölümler, Türkiye’yi bir kere daha göz ardı ettiği gerçekler ile yüzleşmek zorunda bıraktı. Her gün televizyonlardan izlediğimiz, gazetelerden okuduğumuz fakat kayıtsız kaldığımız bazı gerçekler 2006 yılının ilk 3 ayında 6 genç cana mal oldu. İnsan öldürmenin hiçbir haklı gerekçesinin olamayacağı gerçeği bir yana, işin üzücü tarafı, bu cinayetlerin yan bakma, laf atma, söz dinlememe gibi sudan sebepler bahane edilerek işlenmiş olmasıdır.

Geride bıraktığımız birkaç hafta boyunca, 18 yaş altı şiddet ile ilgili takip edebildiğim haberleri göz önünde bulundurunca bütün bu şiddet olaylarının altında -büyük bir oranda- “Kurtlar Vadisi” ile alakalandırma çabası olduğunu gördüm. Aslında bu çaba pek de yanlış sayılmamalı. Ama her şiddet olayının sonrasında Kurtlar Vadisi’nin ardına saklanmak yada şiddet içerikli filmleri hedef göstermek ne derece doğru onu bilemiyorum. Öte yandan hepimiz şunu iyi biliyoruz ki eğitim önce ailede başlıyor. Çocuğunu salt okula göndererek ana-babalık görevini yerine getirdiğini düşünenlerin, Aliye ile Sanem Çelik ayrımını -üstelik Erol Taş’ın ölümünün üstünden 8 yıl geçmesine rağmen- halen idrak edemeyenlerin çoğunlukta olduğu, kısacası medyayı nasıl okuması gerektiğini öğrenememiş bir toplumda gerçek sorumlu kişi ve kurumların Kurtlar Vadisi kisvesi altına bürünerek suçtan kaçması çok ama çok yanlış !
İşte bu noktada Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in olayların medya aracılığı ile gündeme getirilmesinin çok yanlış olduğunu söylemesi işi daha enteresan bir hale sokuyor. Bakan konu ile ilgili Muğla’da verdiği demeçte “İlk ve ortaöğrenimi personeli ile 16 milyonluk bir kitleden söz ediyoruz. Türkiye’de 10 tane olay meydana gelse bu da bir vahamet boyutundaymış gibi velilerin ağzını yüreğine getirecek şekilde, sanki okullarda herkes elinde satırlar ile birbirlerini doğruyormuş gibi intiba doğurmak doğru olmaz. Ama bir tek yavrumuzun burnunun kanaması bile bizi çok üzer. Olayı görmezlikten gelme gibi bir lüksümüz yok. Bu mesele çok fazla medyatik olmaya gelmez” demişti. Şüphesiz, bu sözleri söylerken muhtemel yanlış okumalardan hayıflanarak medyanın bu tip olayları gündeme getirmesiyle daha fazla şiddet olayı yaşanması ihtimalini ortadan kaldırmayı hedefliyordu. Peki ! Ama unuttuğu bir şey var o da 16 milyonun içinden çıkan ve ellerinde satırlar, kamalar ile dışarıda dolaşanlar. İşte ben de tam o insanları anlatacağım. Hem de en yakınından; doğduğum, büyüdüğüm ve halen yaşadığım Beşiktaş’tan. Eminim ki bu anlatacaklarım fazlası ile medyatik olmak zorunda !21 Mart 2006 Salı günü, Beşiktaş’ta bulunan ve üniversite gençliğine yönelik çalışmaları ile bilinen “Öğrencievi” eli sopalı, bıçaklı, satırlı ve ülkücü olduklarını söyleyen kişilerce saldırıya uğramıştır. Saldırı sonucunda öğrencievi’nin camları kırılmış ve öğrenciler için ciddi denilebilecek miktarda maddi hasara uğratılmıştır. Atılan sloganlar ve gerçekleştirilen bu 15 dakikalık faşizan şiddet gösterisi, aynı gün içerisinde benzer kişilerce gene Beşiktaş İlçesine bağlı bulunan Boğaziçi Üniversitesi’nin Kuzey kampusünde de gerçekleşmiştir. Öğrencilerin anlattığına göre 21 Mart Salı akşamı, üniversitenin Kuzey Kampusu’ndaki kantinde, ABD’nin Irak işgali, Nevroz, Küba ile Dayanışma Haftası ile ilgili kulüp afişlerini yırtmaya çalışan Ülkücüleri fark eden öğrencilerin sözlü ikazları sonrasında, Ülkücüler yanlarındaki bıçaklarla etraftakilere saldırarak bir öğrencinin boğazına bıçak dayamışlar. Kalabalığın gözleri önünde gerçekleşen bu saldırı sonrasında ise saldırganlar tehditler savurarak kantinden uzaklaşmışlar..

Bilindiği gibi Beşiktaş, 23 semtten oluşan, boğaz Köprüsünün son durağı, Taksim ve Eminönü’ne ulaşmanın çok kolay olduğu, Tarabya ve Sarıyer’e kadar bir çok vasıtanın sabaha kadar çalıştığı, Kadıköy ve Üsküdar’a her daim vapur ve motor ile ulaşma imkanı sağlayan, gecesi ve gündüzü ile her zaman çok sayıda insanın yolunun kesiştiği bir semttir. Bu nedenle Ülkü Ocakları’nın Beşiktaş’a taşındığı ay içerisinde, aynı günde iki olayın yaşanması pek de şaşırtıcı değil, aksine beklendik bir olaydır. Fakat bu saldırıları gerçekleştiren güruhun doğal olarak hesaplayamadığı bir şey var ki o da Beşiktaş’ın Çarşı grubuyla, duyarlı esnafıyla, yıllardır hakim olduğu demokratikliği ile bilinen bir ilçe olduğudur. 8’i Üniversite olan 45 resmi, 34 özel eğitim kurumunun bulunduğu Beşiktaş’ı stratejik bir nokta olarak belirleyenler iyi bilmelidir ki, Beşiktaş öyle kolay ele geçirilecek bir semt değildir. En basitinden bugün, hangi ara sokağa, hangi meydana baksanız karşınıza “A” sı Anarşizm’den, “Ş” si Orak-Çekiçten ibaret “Çarşı” yazısı görürsünüz. Semtine her daim sahip çıkan, İstanbul’un keşmekeşinin aksine henüz mahallelilik kültürünü kaybetmemiş, 78’den itibaren esnafın desteği ile büyümüş, günümüzde ise bir sivil toplum örgütü gibi çalışan “Çarşı” her şeyden önce semtinde böyle olaylara izin vermez !

Beşiktaş’ı kolay lokma olarak görenlere duyurulur, karşınıza alacağınız kitle tribünlerde “Arafat Ölmedi, Kalbimizde yaşıyor” diye bağıran, 2003 yılında tribünde ve mitinglerde “Savaşa Hayır” , “Saddam Affeder, Çarşı Affetmez” diye pankart taşıyan, Irak savaşının 3. yıldönümünde İşgale Son Mitinginde “Çarşı Savaşa Karşı” diyerek yer alan, Kazım Koyuncu ölünce “Yeter Ulan Karadeniz Ölmesin” diye slogan atan, Irkçı baskılar nedeniyle oynadığı futbol maçında sahayı terk etmek isteyen Kamerunlu futbolcu Etoo’ya aynı hafta “Hepimiz Eto’o yuz” pankartı ile destek verdiği için Barcelona Futbol Takımından teşekkür mektubu alan, Grup Yorum’un 20.Yıl konserinde sahneye davet edilerek sanatçılara Beşiktaş Forması hediye eden ve sahnede onlarla birlikte Gençlik Marşını söyleyen bir kitledir. Gene unutulmamalıdır ki bu kitle Portekizli diktatör Salazar’ın Fado’suna uysa da, Fiesta’sını yapsa da Futbolu çok farklı boyutlarda ele almakta ve onu halkın içinden gelen insanların mecrası olarak görmektedir.

Kısaca; temelleri 78 kuşağına kadar varan bir kültürün varlığını inkar ederek Beşiktaş’ta yeni bir yapılanma çabası içerisinde şiddete başvuran ülkücüler bilmek zorundadır ki, bugün semtimizde saldırdığınız Öğrencievi bizim için çok önemlidir. Ve umarız bir hatadan ibaret olan bu hareketiniz tekrarlanmaz, biz ÇARŞI’dan sopayı, bıçağı, satırı kaldıralı çok oldu ! Şiddetin moda haline getirildiği bir dönemde, medya sizi görmezden gelerek, bize holigan sıfatını her daim uygun görse de, unutmayınız ki Beşiktaş Halkı her zaman için size karşı duracaktır ! Bilmiyorsanız eğer öğrenirsiniz; bu alemde Çarşı, Faşizme de Karşı…

Yiğit Kalafatoğlu

 

Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
Önceki YazıKurtlar Vadisi Irak ?
Sonraki Yazı Fransız Asaleti

İlgili Yazılar

Gündem

CehaPe’den CHP’ye

Temmuz 3, 2025
Gündem

Selim Tuncer’e Veda…

Haziran 21, 2025
Gündem

Kurumsal İtibar ve Çalışanların İfade Özgürlüğü

Nisan 2, 2025
Bir Yorum Yazın
Bir Yorum Yazın Cancel Reply

Öne Çıkanlar

Kaygılı yeni dünya ve yeni nesil pazarlama liderliği

Temmuz 22, 2025

Bir Grok Masalı

Temmuz 10, 2025

Gündelik Yaşamda Yapay Zeka

Mart 13, 2025

Yapay Zeka, Hiper-Kişiselleştirme ve Oyunlaştırma

Temmuz 11, 2024

Yapay Zeka ve Pazarlama Endüstrisi

Temmuz 24, 2023

Yapay Zekanın Sıradanlığı Üzerine

Temmuz 10, 2023
Kimdir?

Diğer Yazılar

CehaPe’den CHP’ye

Temmuz 3, 2025

Kurumsal İtibar ve Çalışanların İfade Özgürlüğü

Nisan 2, 2025

Necati Özkan’a Özgürlük!

Mart 24, 2025

Yine Yeni Yeniden Türkiye

Mart 31, 2024
YAZAR HAKKINDA

Kariyerine 2004 yılında adım attı. Aynı yıl yicit.com’da içerik üretmeye başladı. 2009 yılında, Türkiye’de sosyal medya alanında hizmet veren ilk ajanslardan biri olan Utopic Farm’ın kurucuları arasında yer aldı. Sektörde birçok ilke imza attı.

2010'da Kadir Has Üniversitesi’nde Sosyal Medya Akademisi’ni kurdu ve 10 yıl yönetti. Aynı yıl, “Sosyal Medya ve İtibar Yönetimi” konulu tez çalışmasıyla yüksek lisans eğitimini tamamladı. Akademik kariyerine Yeditepe Üniversitesi’nde MBA dersleri vererek devam etti; eş zamanlı olarak başladığı doktora çalışmalarında ise ağırlıklı olarak Nesnelerin İnterneti ve Yapay Zeka alanlarına odaklandı. Bugün, Nişantaşı Üniversitesi’nde yüksek lisans öğrencilerine “Pazarlama Teknolojileri” dersi vermekte olan Kalafatoğlu, akademik ve sektörel çalışmalarını eş zamanlı olarak sürdürmektedir.

Kurumsal kariyerinde ise uzun yıllar hizmet verdiği Penti’de Pazarlama ve Dijital Dönüşüm Direktörü olarak görev aldı. Ardından Hopi’de Pazarlama Direktörü olarak görev yaptı. Her iki kurumda da markaların stratejik ve teknolojik dönüşümlerine liderlik etti. Bir çok ödül kazandı ve başarı hikayeleri yarattı.

2024 itibariyle marka ve ajanslara danışmanlık sağlayan ve operasyonel destek sunan yeni bir hizmet modeli geliştirerek Value Venture & Partners'ı kurdu. Yerli ve global yapay zeka girişimlerine yatırımcı ve danışman olarak katılmaya başladı.

BÜLTENE KAYDOLUN

Güncel haber ve gündem başlıklarını kaçırmamak için e-posta adresinizle sistemimize kaydolabilirsiniz.

X (Twitter) Instagram Pinterest LinkedIn
  • Ana Sayfa
  • Pazarlama
  • Sosyal Medya
  • Gündem
  • Yapay Zeka ve Dönüşüm
  • Kültür & Sanat
© 2004 - 2025 | Yiğit Kalafatoğlu

Yukarıya yazın ve aramak için Enter tuşuna basın. İptal etmek için Esc tuşuna basın.