Şike süreci ve Paralel Karşıtı mücadele ile FB’yi sindiren ve el sıkışmak zorunda bırakan, TOKİ stadı ve Rant İhaleleri ile GS’yi ele geçiren ve en son sarayda el etek öptüren hegamon sermaye; tabanını/taraftarını ikna edemeyeceğini bildiği, statükoyu yıkmakta zorlandığı Beşiktaş’ı ele geçirebilmek için, Yıldırım Demirören’den bu yana uğraşıyor.
Demirören ve onun uzantısı Fikret Orman da dahil olmak üzere, başkanların yaptığı tek şey takımı madden ve manen zarara uğratmak, başarısız kılmak, finans bataklığına sürüklemek ve Beşiktaş’ın tek kurtuluşunu “sermayeye satılmak” ile sınırlandırmak.
Ben Reza Zarraf’ın Loca alışının bu hamle öncesi bir yoklama olduğuna inanıyor, Ethem Sancak haberlerinin kongre sonrası havayı koklamak için öne sürüldüğünü biliyor, bu oyunu görüyorum. Yarınlarımızda yandaş bir Azeri başkan veya Premier ligde olduğu gibi Arabistan kökenli ortaklıklar var arkadaşlar. Eh, Vodafone Arena’ya da boşuna izin çıkarılmadı herhalde. Herşey daha pazarlanabilir bir Beşiktaş için.
Bu oyunu bozmak gerek.
Zira aynı şey semtimiz için de geçerli. Murat Hazinedar’da halkı CHP’den bezdirmek için elinden geleni yapıyor. Gelir gelmez belediye işçileri ile takıştı. Sonra Esnaf ile kavga etti. Son olarak parkalara el uzatarak mahalleli ile papaz olmanın peşinde. Al birini vur ötekine.
Semt kültürü, takım bütünlüğü ve orta-sınıf yaşam örtüsü ile günümüz İstanbul’unda herşeye rağmen nadir bir değer olarak nefes almayı becerebilen Beşiktaş’a takımıyla, semtiyle, esnafıyla, işçisiyle, parkıyla, kaldırımıyla, gezi ruhuyla sahip çıkın arkadaşlar.
Aksi halde daha çok siyahı yaşayıp, beyazı mumla ararız.