17 yılda bu blogda Facebook ile ilgili çok yazı yazdım. Çok haber verdim. Kim ne derse desin, sevsin veya sevmesin, bugün içinde bulunduğumuz düzenin en büyük mimarlarından, sonsuz bir saygı duyuyorum bu şirkete.
Metaverse hadisesi de bunlardan biri işte.
Bilmem hatırlar mısınız? Bir zamanlar Fijital (Fiziksel + Dijital) diye bir kavram ortaya atılmıştı. Dijital ile Fizikselin birleşiminden doğan bir türetim eseriydi bu. Ben hiç ısınamamıştım ama biz teknoloji ile haşır-neşir olan pazarlama profesyonelleri böyle kelime oyunlarını çok severiz.
Zuckerberg de öyle gerçi. 😉
Metaverse’e dönecek olursak, biz aslında neyden bahsediyoruz?
Internet’in keşfini takiben yaklaşık 20 yıldır anlatmakta olduğumuz “yakınsama” nam-ı diğer “Media & Technology Convergence” teorisinin, Nesnelerin İnterneti ve Web 3.0 yetkinlikleri neticesinde olabilecek en uç noktada gerçekleşme halidir bu yaşadığımız.
Kafamızdaki Sorular:
1. Peki Metaverse’in “bence” tanımı tam olarak nedir?
2. Bizi nasıl bir gelecek bekliyor?
Cevap 1:
Metaverse sanal veya dijital bir gerçeklik değil.
“Yeni bir gerçeklik.”
Bu gerçeklik, sosyal ağların ve MMORPG türündeki Oyunlar‘ın oluşturduğu birlikte yaşam kültüründen beslenecek, artırılmış gerçeklik teknolojilerini bu kültürün çoklu boyutlarda algılanabilmesi adına kullanacak, “block-chain” teknolojisi ile ekonomisini var edecek ve insanların çalışma, eğlenme ve sosyalleşme, tüketme anlamında birbirine bağlanabildiği yepyeni bir deneyimler eko-sistemi yaratacak.
Bu arada terimin kendisi, konspeti de çok da güzel özetlemiyor mu?
Yazılım dilinde Meta Data yani üst-veri demek aslında o veri hakkında veri barındıran asıl kaynak, referans noktası, verinin DNA’sı demek. “META + UNIVERSE” ise muazzam bir buluş değil mi?
Veriler Evreni..
Cevap 2:
Bizi nasıl bir gelecek bekliyor?
Belki aklınıza gelmiştir.. Bu Matrix’in ta kendisi. Teorik olarak yani. Hatta tam da bu yüzden, 15 gündür ABD’de “Bu teknoloji Mark’ın eline bırakılamayacak kadar önemli” naraları atılıyor. Bambaşka bir düzlemde, bambaşka bir ekonomi-politik eksen yaratılıyor çünkü. Yani başka bir dünya gerçekliği mümkün gibi.
Gelin, erken dönem uyarlamalarından biri olan Horizon Workrooms’a bir göz atalım.
Horizon Workrooms ile kullanıcılar, Facebook’un sanal gerçeklik başlığı Oculus’u kullanarak bir Metaverse içinde, birbirleri ile iletişime geçebiliyor. İnanın günden güne, bu evrendeki görselin kalitesi, oluşan gerçeklik algıları, görme, dokunma, duyma, konuşma gibi deneyimlerin kalitesi de muazzam bir hızla artacak.
Videoda gördüğünüz gibi, yaratılan karakterlerin (avatarların) belden aşağısı yok, ama ortamda kullanabileceğiniz defterler, beyaz tahtalar bulunuyor. Şimdilik fonksiyon ön planda ancak estetik de aynı şekilde peşi sıra gelecek. Deneyim böyle tasarlanıyor işte.
Örnek vermek gerekirse, 93 yılında üretilen bilgisayar oyunlarını bir düşünün. FIFA Serisini veya GTA serisini aklınıza getirin. Bir de şimdiki görsel kaliteye bakın. 20 yılda kat edilen bu yolun, Metaverse’de 3 ila 5 yıl içinde kademeli olarak gerçekleşmesini beklemek hayal değil.
Ya Sonra?
Tüm bunları hayal ettikçe, ilerde sosyal yaşamın, doğanın ve ticaretin nasıl şekilleneceğini birlikte düşünmek gerek. Artık sanal ve fiziksel iki ayrı kavram olmaktan çıkıyor. Son 7 yıldır her sunumda aktarmaya çalıştığım o yeni nesil evrensel birey: “Metropol’de bir binada yaşayan, en çok dokunduğu şey ekran olan ve bu şekilde sosyalleşen insan” türü, kendi gerçekliğinden kendi toplumunu var eder hale geliyor.
2025 – 2030 arasında eğitim, eğlence, alışveriş başta olmak üzere her türlü deneyim çok daha farklı bir noktaya varacak. Tüm bu evren içerisinde bizler, değerlerimiz, duygularımız ve tercihlerimiz nasıl bir yöne savrulacak? Hepbirlikte göreceğiz.
Daha çok taze ama, Nike 3 gün önce sanal evrende satışını yapabileceği ürünler için ABD Patent ve Ticari Marka Ofisi’ne başvuruda bulundu. Başvuruda oldukça geniş bir ürün yelpazesi yer aldı. Bu da Nike’ın avatarlara giydirilebilecek ürünlerin hazırlıklarına çoktan başladığını gösteriyor.
Ürünlerin metaverse evreninde erişilebilir bir fiyat aralığında olup olmayacağı ise merak konusu.
Haydi buyrun; biz moda perakandecileri olarak bütünleşik kanal deneyimini konuşmaya devam edelim…
Comments (1)
Ömer Hendemsays:
5 Kasım 2021 at 16:41Çok güzel bir anlatım ve bakış açısı , aydınlatıcı . Teşekkürler