Kıtalar Arası Siyah-Beyaz

106. Yıl Şerefine..

Ben çok güzel bir çocukluk yaşadım.
Üstelik İstanbul’un göbeğinde, Beşiktaş Spor Kulübü’nün 1903 yılında kurulduğu semt olan Serencebey’de.

Şimdi dönüp bakıyorum da İstanbul’un sokaklarında koşuşturmakla başlayan arkadaşlıklar, mahalle maçları sırasında çıkan kavgalar, organize bir şekilde meyve agaçlarına dalmalar, kolasına maç yapıp kazanılan kolanın dibini arkadaşıyla paylaşan çocukluklar kalmadı.

Belki de bizimle son buldu.

Beni yakından tanıyanlar iyi biliyor. Ben Beşiktaş’lı olmayı “çok” seviyorum. Hatta amiyane tabiriyle “sevdalısıyım”. Beşiktaş’lılık derken, tek başına tadına varılacak bir takım sevdasından bahsetmiyorum…

Aydın Boysan’ın İstanbul’u nasıl Davutpaşa Çöp İskelesi, Ispanak Viranesi, Samatya Narlıkapı Çıkmazı ve Yeşilköy Bamya Tarlası ise; benimki de Dolmabahçe, Düzlük, Etipark, Sinanpaşa, Serencebey ve Köyiçi’dir.

Neden olmasın ki ?

Kenan Evren’e rağmen, 1985 yılında Serencebey’de doğdum ve ilk defa bu mahallede aşık oldum. Basketbol oynamayı Etipark’da, bisiklete binmeyi Düzlük’te öğrendim. İnönü’de oynanan maçlara gitmek için hiç bir zaman otobüse veya minibüse binmem gerekmedi.

Hani Dolmabahçe’de yürürken...”

Hayatımda ilk defa Sinanpaşa Pasajı’nda para kazandım, esnaflığı burada öğrendim. Çay-tavla ikilisini ve futbol yorumculuğunu da. Bu zaman zarfında da çok iyi dostlar biriktirdim. Mahalleden semte yayılan ve sınıf tanımayan bir ilişki çemberinde Beşiktaş’lı olmayı öğrendim.

Taraftarı olduğum takımı ve taraftar olmayı, iyisiyle kötüsüyle bize atfedilen tüm sıfatları çok sevdim. Koca İstanbul boğazının yanı başındaki tribünlerde anlatacak çok şeyi olan insanlar tanıdım. Halkın içinden geçenleri, halkın içinden gelenlerin nasıl pankartlara taşıdığına, beraber söylenen çoğul türkülerin nasıl tribün güftesine döndüğüne şahitlik ettim.

Belki de bu yüzden; bana yaşattığı tüm güzellikler için Beşiktaş’a karşı kendimi hep borçlu hissediyorum. Bu yazıyı da büyük ihtimalle bu yüzden yazdım. Bu borcu ödemenin en güzel yolu, onu anlatabilmek çünkü.

Doğum günün kutlu olsun Beşiktaş.

Bu sene sana olan borcumuzu senin için boğazın iki yakasında bir araya gelip; siyah ve beyaz diye bağırarak icap edeceğiz.

Kulaklarını kapatanlar olsa bile 19 Mart 2009 Saat 19:03′de bu denizin tuzu, bu martılar, bu vapurlar dinleyecek yaşanmış yıllarımızı.

Comments (2)

  • Dora Mengüçsays:

    16 Mart 2009 at 14:43

    Saolasın Beşiktaş!
    Böyle güzel bir adamı karşıma çıkardığın için…
    Ekmeğimizi verdiğin, anılarımızı çoğalttığın, ailelerimizi dağıtmadığın için…
    Sevgiyi, aşkı tattırdığın için…
    İhmal ediyorum seni…
    Özür dilerim…

    Eline sağlık üstadım…
    Sana da borcum var…
    Görüşürüz…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Press ESC to close