Sosyal Çağda İletişim ve Örgütlenme Üzerine

Özgür Uçkan’ın “Dijital Aktivizm Sokaklarda Buluşur mu?“ropörtajını okuduktan sonra ne zamandır aklımda olan bir konuyu yazma gereği hissettim aslında.

Ben 68 ve 78 kuşağının hikayelerini dinleyerek ve okuyarak büyüdüm. Kendimi bulduğum noktada sorguladığım şeylerden biri de, iletişim olanaklarının günümüze göre çok daha kısıtlı olduğu o dönemlerde, insanların nasıl bu denli başarıyla örgütlenebildiğiydi. Hatta herkese şunu söylerdim:

“Eskiden örgütlenmek kolay, iletişmek zordu. Şimdi ise iletişim daha kolay, ama örgütlenmek zor.” Peki neden?

İnsanlar için iletişim teknolojilerinin telefondan, gazete ilanlarından ve telgraftan oluştuğu dönemlerde, bunca kitlesel haraket  hem ulusal hemde enternasyonel olarak nasıl etkin olabiliyordu?

Bugün internet sayesinde her detayına vakıf olabildiğimiz fikirler eyleme bile dönüşemezken hele. En azından Türkiye’de..

Türkiye’de diyorum, çünkü ortadoğu ve Afrika’daki isyanlarda -gençlik haraketlerinde- yeni medyanın oynadığı rol, beni yeni teoriler hususunda düşünmeye gark ediyor. Bu konuda Özgür Hoca’nın da parmak bastığı bir nokta var. O da internet kullanım biçimleri. Biz interneti daha çok eğlence odaklı kullanıyoruz…

Haklıyız da. Eğlenmekten iyisi mi var? Yok tabi.

Eğlence, 21.yy toplumuna yedirilmiş en büyük zokadır. Çağımızın vaatleri hep eğlenmek zorunluluğı üzerine. Çevrenizdeki insalarla neler yaptığına dair bir sohbet edin. Bakın bakalım “keyif” sözcüğünü ne kadar çok kullanıyorlar. Sahi buna hiç dikkat ettiniz mi?

Sevilmek istiyorsan keyfin peşine düş, insanlar sana takılsın. Haz almadığını bırak, yenisini dene kafan rahatlasın. İlişkilerde de, günlük yaşamda da, iş hayatında, hatta yatak odasında bile durum böyle…

Hal böyle olunca, örgütlenmek zor olur tabi. Ne kasacağız kendimizi?

Facebook’ta onca komik video varken, kaç işi Anadolu’nun İsyanı‘nı izler? Neden izlesin…

O değerli vakti boyunca “mutlu bir an” yaşamak varken, neden dünyanın sorununu kendisine dert etsin.. Taa ki, artık mutlu olamayacağı baskılar ona erişene kadar. Kendini bir Mısırlı, bir Lübnan’lı hissedene kadar, neden kolunu kıpırdatsın?

Bence bu yüzden “bugün onca iletişim imkanımız varken, neden bu kanalları doğru düzgün kullanamıyoruz?” diye hayıflanmanın alemi yok. Bilgi aynı bilgi. Erişme yolları farklılaştı. Eskiden insanlar bu yolda ölürken, şimdi yaşamak için yön değiştiriyorlar.

Yani;

“Eskiden örgütlenmek kolay, iletişmek zordu. Şimdi ikisi de kolay ama, biz böyle mutluyuz.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Press ESC to close