Yalancı tehlike…

add.jpg
Miting Güzel, Hoş.
Cumhuriyete sahip çıkma güdüsü ve hortlamaya karar veren bastırılmış demokratik tepki de öyle.
Sivil toplumun kendini arayışında sokağa kazasız belasız dökülen yüzbin de en azından medeniyet ile uygarlığı bir arada idare edebilme kapasitemizin varlığını bize hatırlattı..


Lakin, benim sözüm ADD’ye..
Her konuda olduğu gibi, ADD Atatürk’ü bu sefer de AKP’ye karşı meze yapmıştır.
Bir ülkede özelleştirme ve kadrolaşma diz boyu olabilir, sesimizi yükseltmek bu nedenle elzem de olabilir. Hatta ve hatta; Çankaya karalar bağlamasın diye Erdoğan’a karşı çıkabiliriz de. Ama insanların yüreklerine “Ata’m elden gidiyor korkusu” salmak hiç mi hiç doğru değildir çünkü böyle bir durum söz konusu dahi olamaz.

Ancak bu tür söylemler devam ettikçe ve korku insanların içine girdikçe, bu olasılık yaratılabilir.
Bu ülkede her vatandaş, her birey bilir ki Cumhuriyet ve Sosyal Demokrasi asla elden gitmez, gitmemiştir de.
Öyle ki; 12 Mart’lar 12 Eylül’ler görmüş, dünyada hiç bir sol kuşağın yaşamadığı eziyetleri yaşamış nesiller, bugün hala her platformda savaşmakta ve yapay korkular yerine düşünce üretmekte.


Uzun lafın ganimeti; Atatürk’ü idrak etmekten yoksun, ama gıyabını her konuda put gibi dayatmakta ustalaşmış olan Atatürkçü Düşünce Derneği, içinde bulunduğu tutum yüzünden ben ve benim gibi daha nice bireyleri  sokağa inmekten mahrum kılmıştır. Orada gerçek birer devrim neferi olarak çoğalmak isteyen ve sayısı belki de milyonları bulacak bir eylem potansiyeli varken, milleti korku psikolojisi ile yönetme ve yönlendirme politikasına meze eden ADD yüzünden, katılım yüz binlerde kalmıştır…
Eğer Atatürkçü düşünce gerçekten idrak edilebilseydi, bu ülkede irticadan da önce “Biz Atatürk’ün partisiyiz” diyerek rant sağlamaya çalışan Baykal ve kadrosuna tepki gelirdi. Çünkü Atatürk’ü sömürmek ve siyasete meze yapmak en büyük edepsizlik, en büyük ayıptır.

Öte yandan bu tutum aklı pek de işlemeyen karambolculeri siyasette kazanmak adına yıllardır işe yarıyor olabilir. Ama unutulmaması gereken şey; bu ülkede son 30 yıldır “aman komunizm bize uğramasın, aman faşistler onlarla çatışmasın” bahanelerinin ileri sürülerek sosyal demokrasinin sindirildiği, bunun yerine irticanın desteklendiği ve pompalanan bu irtica sayesinde bugün bu durumda olduğumuzdur.

Bu senaryonun baş aktörlerinin ise şimdi Atatürkçü Düşünceyi kendilerince yorumlayıp bize dayatan siyasetçiler olması ve kendi yarattıkları bu canavardan politik olarak ürkmeleri çok komik değil mi ? Cumhuriyet elden gidiyor diyenlere aldanıp hemen kanmayın. Cumhuriyetin bizim gidi düşünce mahsülü gençler varolduğu sürece bir yere gittiği yok, giden tek şey bazılarının irticaya kaptırdığı iktidar koltuğudur. İşte bu yüzden birilerinin bize Cumhuriyet gidiyor demesi beni çileden çıkartıyor…

Sen kim oluyorsun da benim sahip çıktığım Cumhuriyete, sırf kendi politikan için elden gidiyor diyerek beni korkutmaya çalışıyorsun ? Hiç bir şeyin bir yere gittiği yok, korku ve baskı ile topluma hükmetmekten vazgeçin artık ! En azından ben ve benim gibi düşünenler; bize aydınlık gözükenlerin gözlerine biraz daha dikkatli bakmaya çalıştıkça kimseye kolay pabuç bırakmayacağız…
 

Fotoğtaf : okuat.blogspot.com

Comments (6)

  • cemsays:

    16 Nisan 2007 at 05:19

    Oraya gidenlerin çoğu add yi taktığı için gitmedi.Orda bende çıksam, beni de alkışlardı. Bu miting ne add nin dediği gibi bir devrimdir, ne de başka birşeydir.Bu miting sadece muhhalefetin akp’yi protestosudur. Yürümeyen hukuk sistemin daha da berbatlaşacağı için yapılmış bir protestodur. Yoksa add nin avrupa birliği olsun, özelleştirme olsun hiçbir fikrine (şahsen) katılmadım.Esas iş sandıktır.Esasen 15 nisandaki yürüyüş daha çok ilgimi çekmişti ama sönük kalmış heralde.Amsterdama yürüyüşe gidiyoruz değil mi? :))

  • Mervesays:

    16 Nisan 2007 at 13:27

    Ankara’daki mitingde bulunanlardım ve sadece özgür irademi kullanarak orada bulunduğuma da dikkat çekerim.Hatta daha da ileri giderek birçok kişinin de sadece biz buradayız demek için gittiği kanısındayım.Bu miting onun, bunun şov alanı olmamıştır.Kaldı ki herşeye de şüphe ve önyargılı yaklaşmak bir toplumun elinin kolunu bağlar diye düşünmekteyim.Hür iradeyle orada bulunmak, rahatsızlığını dile getirmektir esas olan. Sevgilerimle Yiğitçüüümm 😛

  • c(h)evasays:

    16 Nisan 2007 at 14:22

    miting tamamiyla akp’ye protesto amacli yapilmamistir. Hele bunu add yapiyorsa, bunun adi opportunizmin gostergesidir. Oyleki ataturk’un ilkeleri laikligi bu sekilde tanimlamaz. 80′ darbesi sonrasi bir cok kesim ataturk ve dusuncelerinden uzaklasmistir. Aslinda uzaklastiklari donemin darbeci devletin ataturk dayatmasi. Siyasi obje haline getirilen, ve turkiye gibi bir ulkede elestri kulturunun olmamamisini saglamak bu ve bunun gibi kuruluslarin amaci haline gelmistir. Chp’in sol eksende gorunup aslinda sag’in agbabasi olmasi bu durumu daha de ironik hale getirmistir. Yani ulkede sosyalist gorunup ataturk’ten bahsedenler, sosyalizme ihanet etmektedir. Oyleki bu akp’nin ekmegine yag surmekten baska bi ‘moka’yaramaz.
    ASlinda gecen yuzyilin basinda Lenin, Marx’in yorumlarken bundan bahsetmistir; anarchistlere yonetilen elestiriler gundeme geldi, fakat opportunistlere yoneltilen daha agir elestiriler ‘unutuldu!’

  • okansays:

    16 Nisan 2007 at 21:30

    Mitinge katılamadım. Keşke katılma şansım olsaydı. Ve çevremde benim gibi katılmak isteyip te katılamayan bir çok insan olduğunu gördüm. Katılan ya da katılamayıp; varlığını (benim gibi) penceresine bayrak asarak gösteren herkesi canı gönülden kucaklıyorum. Mitingi kimin organize ettiği konusu ya da arkasındaki hesaplar değil benim derdim. İster Atatürkçü Düşünce Derneği, ister Aygaz bayiileri düzenlesin. Ne fark eder? Amaç ben buradayım demek. Amaç; cumhuriyetin ve demokrasinin tüm ilkelerine sahip çıkıyorum demek ve mesajı gerekli yerlere göndermek. Bence bu başarıldı. Halk daha fazla ne yapabilir ki? Şimdi mitingden sonra bahsedilmesi gereken, bence ne ADD ne de CHP. “Aman efendim ADD de şöyle. Aman efendim CHP de böyle.” Bunların ne yeri ne de zamanı. Arkadaşlar bu ülkede, hep bizlere komplo teorisi olarak yansıtılan şeylerin gerçek olduğunu öğrendiğimizde, bilemiyorum, hangimiz ne derece sarsıldık. Ama onlar gerçekti. Ve bizlere her defasında bu şekilde yansıtılmaları üzerimizde bir umursamazlığa yol açtı. Haftasonu 2 arkadaşımla (hepsi okumuş çocuklar çok pardon) konu hakkında sohbet ederken bana söyledikleri şey şuydu: “Türkiye’de rejimin değişmesinin imkanı yok. Recep Tayyip Beyin cumhurbaşkanı olmasıyla, Türkiye bu korku ile yüzleşmelidir.” Bahsettiğim umursamazlık işte burada da karşıma çıktı.
    Bazı şeyler insana imkansız gibi gelir. Ama imkansız diye birşey yoktur. Biz bu umursamazlığın içerisinde, durup, olacakları beklerken; karşı taraf inançla bilenmiş bir biçimde, olası zaferine doğru, kararlı bir yürüyüş içinde ve arkasında ABD ve Avrupa Birliği çok ayıptır düşünmesi.. İşte böyle bir ortamda biz ADD’ye, CHP’ye ve hatta TSK’ne sallarken acaba kimlerin oyunlarına gelip, kimlerin ekmeklerine yağ sürüyoruz? Ortada gerçekten bir savaş var. Savaş illa silahla falan olmaz ve fakat büyük şehirlerde cüppe ve sarık kompozisyonunda dolaşan insanlar, muhafaza etmektedirler pompalı ya da pompasız tüfeklerini; o büyük günü bekleyerekten. Birileri de umursamaz bir biçimde, potansiyel av olarak dolaşmaktadır meydanlarda. Ve bir tesadüf değildir, bazı çok tarafsız! gazetelerde mitingle alakalı olarak çıkan, elinde türk bayraklı, mini etekli, muhtemelen Linkin Park hayranı olan kızın fotoğrafı. İşte o sarık ve cüppelilerin yürekleri, zaten şeriat ateşiyle alev alev yanmaktayken bunun üzerine benzin atmaktan başka birşey değildir bu çok tarafsız! medyanın yaptığı. İşte bu yüzden, gün KanalTürk’e sallama günü değildir. Savaşta düşman size nasıl saldırırsa siz de ona aynı şekilde cevap vermelisiniz. Ve siz kabullenseniz de kabullenmesiniz de bu bir savaştır. Ve düşman çok tehlikelidir çünkü sinsidir! Ben buyum ve böyle düşünüyorum demez!
    Tabi ki eleştirebilirsiniz ADD’ni, CHP’ yi, KanalTürkü, ve hatta Türk Silahlı KUvvetleri’ni. Ancak onları AKP ve zihniyetiyle nasıl aynı kefeye koyarsınız? Onlar AKP kadar tehlikeli değil! Ve yapılması gereken tek şey AKP ye karşı makul bir noktada birleşmektir. Birleşemezsek hiç yaşamayı istemediğimiz şeyler çok yakında. ADD,CHP ve mücadele sürdüren diğerleri..
    Bunların hiçbiriyle görüşleriniz aynı olmayabilir. Ancak şunu da unutmayın ki Atatürk’ün beraber savaştığı tüm silah arkadaşları da hilafet yanlısıydı. O yüzden müşterek bir nokta şart. Yoksa belki bir daha kimse bize fikrimizi sormaz.
    Vakit sadece düşünmek ve yazmak değil, bu düşünceleri harekete geçirmek vaktidir!
    Mitinge katılan ya da katılamayıp destekleyen herkese selam olsun.
    Arkadaşlar uykulardan uyanma vakti!

  • Yicitsays:

    17 Nisan 2007 at 00:39

    Kendimi bildim bileli alanlarda bir şeyleri ifade etmek uğruna hep haraket içerisindeydim. Susurluktan ölüm orucçlarına, 1 mayıs’lardan işgale hayır kampanyalarına kadar. Hatta 2003 yılında aktfi olarak üstlendiğim roller de vardı..

    İşin ilginç kısmı, sen mi birşeyleri değiştireceksin diye son 5 yıldır beni ti’ye alan arkadaşlarımın, bu sefer bana karşı lutufta bulunmaları.

    Aslında o kadar sevindirici ki; insanlar büyüdükçe bazı kavramları daha iyi kavrıyorlar ve hak veriyorlar demekki. Lakin yapıcı olmayan yollar ile sokağa çıkmak ve şövenist söylemler ile galeyan ve korku ortamı yaratmak şeriat kadar tehlikelidir, bunu göremiyorlar..

    Demoktratik hakkın kullanılması ve insanların sözlerini eyleme dönüştürmeleri en çok beni sevindirdi. Eyleme katılan insanların kafasının ardında duran söylemde. ama dediğim gibi son buluşmaya gitmek bir çok açıdan gerekli olsa da, bu işin arkasında sadece Erdoğan Zihniyeti
    nin Cumhurbaşkanı olmaması değildir.

    Şimdi sorarım ben size, sivil toplum kan ağlarken, AKP’nin yasa tasarılarına karşı TBMM önünde nöbet tutulutken, meydanlarda polis tarafından darp edilirken, neden demokratik tavır Türk Bayrakları ile desteğe gelmedi? 4 yıldır bu insanlar ve diğer düşünce mahsulü galeyanlar neredeydiler ? AKP hızla kadrolaşırken doğan “tehlikenin” farkında değil miydiler ? Aydınlar Şeriata kurban giderken neden kimsenin sesi çıkmıyordu ?

    Tamam.. Erdoğan ya da herhangi bir AKP’li hayatta Cumhurbaşkanı olamaz, ama bu örümcek kafalılara bu yüreği, bu cesareti, bu cürreti, bu yüzsüzlüğü verenler, 14 Nisanda hayatında ilk defa Tandoğan’a gidenlerdir. Benim derdim de onlardır. Benim derdim miting’i düzenleyenlerin daha önce kendi kitlelerini alanlardan sakınmalarıdır. Aynı platformda var olma ve sosyal demokrasiyi yaşatabilme amacından sapmalarıdır.

    14 Nisan’da yarın çok geç olacak diye haykırdılar. Aslında mazide durdukları için şimdi çok geç ve tutuştular.. Şunu unutmayın; Mustafa Kemal’e yaraşan da işine gelince değil, her zaman demokratik olabilmektir…

  • barış yıldırımsays:

    27 Nisan 2007 at 21:09

    Öncelikle hukuk eğitim sağlık gibi olmayan hizmetlerin(merhamet veya parayla yürüyen) daha da kötüleşeceğini beklemek veya bizi dini bir yapıya sürüklediğini düşündüğümüz, korktuğumuz akp olmamalı kanaatindeyim

    Bıçak gibi bir kimlk değişimi ki dünyada eşiö görülmemiş bir dil devrimi (katı biimde temelsiz ve derinliği olmadan yapılması) modern sert ve katı bi tutumla bize iyi ve kötünün öğretilmesi .hayır ve şerrin ne olduğunu sorgulamayı bi kenara bırakıyorum onları tartışmamız bile sakıncalı görünüp bize budur dendi.

    Haliyle gücü eline alanın hayır değildiri aynı sığılıkla ve kurnazca uygulamayı çalışması normal ortada hiç tartışma olmadı ortak bir dert dinleme anlama anlatma ve temelde töz yerine saygı olmadı hiç !

    Şimdi neyi koruyoruz baraj kavramının olduğu yüksek oy alanın dört sene padişahlık yaptığı seçimimi ?!
    vurun kellesini
    hiçbirşwy değişmedi!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Press ESC to close