Son dönemde bir çok mobil cüzdan uygulaması hayatımıza girmeye başladı. Bunlardan sonuncusu da Akbank’ın daha doğrusu Aköde’nin hayata geçirdiği “Tosla” oldu.
“Arkadaşına para göndermek istiyorsun ama banka müşterisi değilsin. Sorun değil, artık Tosla var! Para işlerini Tosla halletsin, siz arkadaşlığınızın keyfine bakın!” vaadi ile yola çıkan Tosla için “Paranın Sosyal Hali” söylemi belirlenmiş. Bu sloganı şimdi sabaha kadar eleştirip, paranın zaten dünyanın en sosyal unsurlarından biri olduğunu da anlatırdım ama bunu yapmayacağım.
Zira Tosla, hep görmeyi istediğimiz türden yenilikçi bir uygulama. Tosla ile banka hesabı olsun olmasın herkese (Aköde burada gençler ibaresini kullanmış, zira hedef kitle gençler ama olsun) finansal ihtiyaçları için bir platform sunuluyor. Bunun ne anlama geldiğini, ne kadar önemli olduğunu 5 – 10 yıl içinde daha iyi idrak edeceğiz. O yüzden ne kadar çok platform olursa, o kadar çok iyi diye düşünüyorum.
Back-Up markasına hizmet verdiğim dönemde birlikte çalışma şansı bulduğum ve bugün ise Aköde’nin Genel Müdürü olarak kariyerine devam eden Sitare Sezgin de konuya bu şekilde yaklaşmış:
“Tosla, gençler için banka müşterisi olma zorunluluğunu ortadan kaldırarak günlük finansal işlemlerini yapmaları için kolay, hızlı, yaratıcı, sosyal çözümler üretmeyi hedefliyor. Tam da bu yüzden “paranın sosyal hali” sloganı ile yaratıldı. Tosla bakiyenize Akbank ATM’lerinden, herhangi bir banka hesabından veya bir banka kartından ücretsiz olarak para yatırabilir, dilediğiniz zaman dilediğiniz Akbank ATM’lerinden ücretsiz nakit çekebilirsiniz. Tosla kullanıcıları mevcut bakiyeleri ile kendi aralarında 7/24 ücretsiz para transferinin yanı sıra, uygulama içindeki anlaşmalı üye işyerlerinden oyun pini başta olmak üzere dijital ürünleri satın alabiliyor veya Tosla temassız kartlarıyla diledikleri online/offline mağazadan alışveriş yapabiliyor. Tosla, önümüzdeki dönemde hayata geçireceğimiz yeni özellikler ve marka iş birlikleri ile de sürekli kendini yenileyen bir platform olacak.”
Ancak şu uyarıyı da yapmak gerekli sanki…
Kurumsal girişimlerde iyi fikir, iyi teknoloji, iyi platform olmak yetmiyor. Zira bu tarz kurumların kültüründe bu iş yapış biçimi olmayınca, son kullanıcı bir çok sorun ile karşılaşıyor. En başta da genelde “Müşteri Hizmetleri” ve “Şube” çalışanlarının konuyla alakalı bilgilendirilmemesinden kaynaklı sorunlar ortaya çıkıyor. Eskiden çok sevdiğim bir laf vardı:
İyi reklam, kötü malı çabuk batırır.
Çoğu kurumsal girişim de öyle oluyor. Yeni teknoloji, yeni fikir, yeni uygulama ile yola çıkılıyor ama işin ucu görünmüyor, sorunlar bitmiyor. Bu yüzden de hep girişimler hüsran ile sonuçlanıyor.
Çünkü dijital dönüşüm özünde bir fikirdir. Kültürdür.
Dönüşümü önce zihinlerde gerçekleştirmek gerekir.
Gerisi zaten kendiliğinden gelir.
Yolları açık olsun.
Uygulamayı kullandıktan sonra, deneyimlerimi de paylaşacağım.
Bir yanıt yazın