Bugüne kadar sosyal medya ile ilgili sayısız içerik ürettik, kullanım alanları ve amaçları hususunda ahkam kesik, birbirinden güzel fikirler paylaştık. Sonra zaman geçti, bizi şaşırtan işler de sıradanlaştı, yeni fikirlere şaşırmamaya başladık.
Aslında bu işin böyle olacağı belliydi. Çünkü internetle ilk tanıştığımız yıllarda da, sanki büyük ikramiye bize çıkmışcasına bu yeni teknolojiyi nerede ve nasıl kullanırız diye düşünüyorduk. Her gördüğümüz projeye hayranlıkla bakıyorduk. Zamanla anladık ki, aslolan hayatmış. Yaşadığımız ne varsa, tüm alışkanlıklarımızla birlikte internete taşımışız meğer. İşte o noktada adına internet dediğimiz “yeni çocuk” bizden biri oldu.
Ama o çocuk büyünce nasıl bir adam olacak diye düşünüyoruz hala.
Nasıl mı?
Bugün Mashable‘da bir haber okudum; özeti şuydu. “16 yıldır aranan bir kaçak, FBI’ın Pazartesi günü başlattığı sosyal medya kampanyası sayesinde, Çarşamba günü tutuklandı.”
“Vay anasını…” dedim kendi kendime, “Hani internet yasadışı kalmalıydı?”
Peki, FBI ne yaptı? Nasıl bir kampanya yürüttü? Aslında hiçbirşey yapmadı. En iyi bildiği şeyi, istihbarat edinmeyi, sosyal medyaya taşıdı. Facebook ve Youtube hesaplarında, kaçaklar için hazırladığı TV reklamını yayınlayarak; “Bu kadını ve adamı gördünüz mü?” diye sordu.
Sonra gelen yorumları inceleyerek, istihbaratları değerlendirdi ve 16 Yıldır aranan, başına 2 Milyon $ ödül konmuş, “The Departed” filmine konu olmuş, bugüne kadar tutuklanamamış bir suçluyu ve ona yataklık eden sevgilisini iki gün içinde yakaladı. Suçluların yakalandığını da Facebook ve Twitter‘da duyurmayı ihmal etmedi tabi.
Finalde sizleri, sizlerle başbaşa bırakıyorum.
Bir yanıt yazın