Mağazacılıkta bir çok ilki hayata geçirmiş olan ve Türkiye’nin en inovatif, en sıra dışı markalarından biri olan Boyner bu hafta “Boyner NOW” ile misafirlerinin karşısına çıktı. Üstelik bu sefer, dünyada bir ilki gerçekleştirerek “Online Alışveriş” deneyiminde gerçekten oyunun kurallarını değiştirecek bir yenilikle.
Son 3 yılda e-ticaretin dinamikleri hızla değişti. Covid’in de etkisiyle bir çok yeni alışkanlık hayatımıza girdi. Perakendeciler için de rekabet oldukça zorlu bir hal aldı. Bir yandan geleneksel mağazacılık devlerinin dümeni e-ticarete kırışına tanık olduk. Bir yandan da saf e-ticaret markalarının fiziksel mağazacılıkla flörtleşmesine şahitlik ettik.
Bu iki ucun kendi içindeki kırılmaları ve uzlaşmaları sektöre şekil verirken, hikayenin diğer ekseninde ise agresif bir şekilde büyüyen, pazarı ve medyayı zapturapt altına almaya çalışan pazaryerleri ve “hemen al, hızlı getir, herşeyi getir” mantığı ile çalışan mobil çözümlerle boğuşur olduk.
Aslında tüm bu yaşananlar tüketici perspektifinden çok büyük bir değişime ve yeni alışkanlıkların oluşturduğu bir paradigma kaymasını işaret ediyordu. Malesef günümüzde çoğu kurum teknolojiye o denli odaklanmış durumda ki, tüketicinin gerçekten ne istediğini, alışkanlıklarının nasıl şekillendiğini ve ihtiyacının, hatta beklentisinin ne olduğunu tam olarak anlayamadı.
Buradaki fırsatı görüp değerlendiren ise Boyner oldu.
(Burada çuvaldızı kendime de batırıyorum elbette)
Bence Boyner NOW bu noktada yaptığı inovasyon ile, Covid sonrası kullanıcı alışkanlıkları ile müşteri beklentilerini bir potada eritebilmiş ve müşteriden yola çıkarak iş modelini yeniden kurgulayacak cesareti göstermiş bir fikir ve hayata geçmiş bir proje olarak büyük bir alkışı hak ediyor.
Çünkü “Boyner NOW” yüzbinlerce ürünü sadece 90 dakikada kapıya getirmekle kalmıyor, online alışveriş sürecindeki tüm detayları müşterinin kendi beklentisine göre tasarlayabilmesine de olanak sağlıyor.
Örneğin;
- Sipariş oluşturuken ödeme almıyor.
- Ürünü sepete eklerken beden ve renk alternatifleri ile sipariş verebilmenizi sağlıyor.
- Ürünü alternatifleri ile birlikte 90 dakikada kapınıza getiriyor.
- Siparişlerinizi evinizin konforunda denemenize olanak sağlıyor.
- Ödemeyi kapıda kabul ediyor.
- Müşteri ürünü beğenmezse, sipariş geldiği gibi geri gidiyor.
Elbette bütün bunları yapabilmek için ciddi bir teknolojik yatırım ve operasyonel mükemmellik gerekiyor.
Ama hepsinden önemlisi müşteriye kulak vermek, onu duymak, derdini dinlemek. Zira bu başarının altında doğru veriye ve içgörüye odaklanarak alışveriş yolculuğunu müşterinin beklentisine göre tasarlama cesareti yatıyor.
Hep söylediğim gibi…
20. yüzyılın ezberi olan kitlesel üretim, standartizasyon ve kitlesel dağıtım dayatmasında artık sona geldik. Şimdi zaman ve mekan bağımsız; insan odaklı, kültürel, siyasal ve ticari dönüşümlerin vakti..
Devir aracısızlaşma devri…
Devir akışkanlık devri..
Devir sürtünmesizlik devri..
Devir hıza ve hıza dayanıklılığa özen gösterme devri…
Devir doğrudan tüketiciye dokunma devri…
İşte tam da bu yüzden, bu topraklardan böyle bir fikir çıktığı için oldukça heyecanlıyım.
Emeği geçen herkesi ve Boyner Ailesini yürekten kutluyorum.
Bakalım, bu inovasyonun sektörel bir norm haline gelmesi ne kadar zaman alacak?
Bir yanıt yazın